KIYAMET İMASI 2129
Bediüzzaman Said Nursi'nin de ebced hesabıyla bir kıyamet tarihi imasında bulunduğunu ileri süren Prof. Dr. Osman Çakmak, Said Nursi'nin, 6 bin sayfadan oluşan "Risale-i Nur" adlı eserinde kıyametin 2129 yılında yaşanacağını dair imada bulunduğunu ileri sürdü.
İşte Prof. Dr. Osman Çakmak'ın Risale-i Nur'u kaynak göstererek ileri sürdüğü o iddialar
Bediüzzaman, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır. "Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine ale'l-hakkı hattâ ye'tiyallahü bi emrihî." Meâlen: "Ümmetimden bir
taife Allah'ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak
üzerinde galip olacaktır."
Bediüzzaman bu hadisin ebced ve cifir analizini yapar. "Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî." Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri Rûmi tarihle 1542. (Milâdî 2126) . "Zâhirine ale'l-hak." Rûmî 1506 (Milâdî 2090) . "Hattâ ye'tiyallahü bi emrihî." Rûmi 1545 (Milâdî 2129) ... Bediüzzaman, 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başına kıyametin kopacağına dair bir îma bulunduğunu, bunların Allah'ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.
İşte Şualar adlı eserinden bir bölüm:
“Amma Bir Dördüncü Mesele olan mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise:
Bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbânî ile küremize, misafirhanemize çarpması, bu hanemizi harap edebilir: On senede yapılan bir saray bir dakikada harap olması gibi. (Şualar, s.39)“
İfadeye göre kıyamet bir çarpışma neticesinde olacak. Bu çarpışma ile dünyanın dengesi bozulacak ve güneş batıdan doğmaya başlayacak. Ardından ise; “Yıldızlar çarpışacak, ecrâmlar dalgalanacak; nihayetsiz fezâ-i âlemde, milyonlar gülleleri, küreler gibi büyük topların müthiş sadâları gibi vâveylâya başlar. Birbirine çarpışarak kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenecek. İşte, şu mevt ve sekerât ile, Kadîr-i Ezelî kâinatı çalkalar, kâinatı tasfiye edip Cehennem ve Cehennemin maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennetin mevadd-ı münâsibeleri başka tarafa çekilir; âlem-i âhiret tezâhür eder.(Sözler, s.490)
Bediüzzaman Hazretleri ‘Kıyametin nasıl olacağı’ tarzındaki yorumundan sonra kıyametin yaklaşık tarihini de Kur’an ve Hadis-i şeriflerin işari manalarından çıkarmak suretiyle ifade etmiştir.
“… makam-ı cifrîsi 1545 olup kâfirin başında kıyâmet kopmasına ima eder.Lâ ya’lemu’l-ğaybe illâllah. Câ-yı dikkat ve hayrettir ki, üç fıkra bil’ittifak bin beş yüz tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına mânidar, mâkul ve hikmetli bir surette 1506’dan ta ’42’ye, ta ’45’e kadar üç inkılâb-ı azimin ayrı ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu imalar gerçi yalnız birer tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip ihtimal gelebilir.(Kastamonu Lahikası, s.26)”
Burada geçen 1545 hicri tarihi 2125 miladi yılları ve sonrasına tekabül eder. Bilim adamlarının tespit ettikleri tarih de bu yılları gösteriyor. Elbette ki kıyamet tarihinde 30-40 yıllık farklılıklar çok da önemli farklar değildir. Zira mesele dünyanın ömrü ile ilgilidir.
Bediüzzaman Said Nursi'nin de ebced hesabıyla bir kıyamet tarihi imasında bulunduğunu ileri süren Prof. Dr. Osman Çakmak, Said Nursi'nin, 6 bin sayfadan oluşan "Risale-i Nur" adlı eserinde kıyametin 2129 yılında yaşanacağını dair imada bulunduğunu ileri sürdü.
İşte Prof. Dr. Osman Çakmak'ın Risale-i Nur'u kaynak göstererek ileri sürdüğü o iddialar
Bediüzzaman, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır. "Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine ale'l-hakkı hattâ ye'tiyallahü bi emrihî." Meâlen: "Ümmetimden bir
taife Allah'ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak
üzerinde galip olacaktır."
Bediüzzaman bu hadisin ebced ve cifir analizini yapar. "Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî." Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri Rûmi tarihle 1542. (Milâdî 2126) . "Zâhirine ale'l-hak." Rûmî 1506 (Milâdî 2090) . "Hattâ ye'tiyallahü bi emrihî." Rûmi 1545 (Milâdî 2129) ... Bediüzzaman, 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başına kıyametin kopacağına dair bir îma bulunduğunu, bunların Allah'ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.
İşte Şualar adlı eserinden bir bölüm:
“Amma Bir Dördüncü Mesele olan mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise:
Bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbânî ile küremize, misafirhanemize çarpması, bu hanemizi harap edebilir: On senede yapılan bir saray bir dakikada harap olması gibi. (Şualar, s.39)“
İfadeye göre kıyamet bir çarpışma neticesinde olacak. Bu çarpışma ile dünyanın dengesi bozulacak ve güneş batıdan doğmaya başlayacak. Ardından ise; “Yıldızlar çarpışacak, ecrâmlar dalgalanacak; nihayetsiz fezâ-i âlemde, milyonlar gülleleri, küreler gibi büyük topların müthiş sadâları gibi vâveylâya başlar. Birbirine çarpışarak kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenecek. İşte, şu mevt ve sekerât ile, Kadîr-i Ezelî kâinatı çalkalar, kâinatı tasfiye edip Cehennem ve Cehennemin maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennetin mevadd-ı münâsibeleri başka tarafa çekilir; âlem-i âhiret tezâhür eder.(Sözler, s.490)
Bediüzzaman Hazretleri ‘Kıyametin nasıl olacağı’ tarzındaki yorumundan sonra kıyametin yaklaşık tarihini de Kur’an ve Hadis-i şeriflerin işari manalarından çıkarmak suretiyle ifade etmiştir.
“… makam-ı cifrîsi 1545 olup kâfirin başında kıyâmet kopmasına ima eder.Lâ ya’lemu’l-ğaybe illâllah. Câ-yı dikkat ve hayrettir ki, üç fıkra bil’ittifak bin beş yüz tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına mânidar, mâkul ve hikmetli bir surette 1506’dan ta ’42’ye, ta ’45’e kadar üç inkılâb-ı azimin ayrı ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu imalar gerçi yalnız birer tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip ihtimal gelebilir.(Kastamonu Lahikası, s.26)”
Burada geçen 1545 hicri tarihi 2125 miladi yılları ve sonrasına tekabül eder. Bilim adamlarının tespit ettikleri tarih de bu yılları gösteriyor. Elbette ki kıyamet tarihinde 30-40 yıllık farklılıklar çok da önemli farklar değildir. Zira mesele dünyanın ömrü ile ilgilidir.
EmoticonEmoticon