24 June 2017

Gül ve Haç Örgütü (Rose Croix) Gül ve Haç Kardeşliği


Masonlarla ilgili yazımın çok ilgi çekmesi üzerine bugünde sizlere Gül Haçlar, Tapınakçılar ve Masonlar arasındaki ilişkiden bahsetmek istiyorum. Gül Haçlar, Tapınakçılar ve Masonların bağlantısı neydi, bu gizli dernekler hangi amaçla kurulmuşlardı?

Gül-Haçlar, belki 1614 yılındaki manifestolarıyla arz-ı endam ettiler ama derneğin kuruluşu çok daha önceleri gerçekleşmişti. Konuyla ilgili kaynaklarda derneğin kurucusunun Christian Rosencreutz adlı bir Alman şövalyesi olduğu kabul edilir. Anlatıldığına göre Rosencreutz, doğuya geziler yapmış, burada bazı mistik akımların etkisinde kalmış ve böyle bir dernek kurmaya karar vermiştir. The Encyclopedia of the Occult, Rosencreutz'la ilgili olarak şunları anlatıyor:

Derneğin kurucusu olan Rosencreutz'un çok yüksek dereceli bir 'büyü üstadı' olduğu kabul edilir... Rosencreutz, ilk doğu gezisini 15 yaşında iken Kutsal Topraklar'a yaptı... Üç yıl sonra Fas'ın Fez kentine gitti ve oradaki mistiklerle bağlantıya geçti. Buradan İspanya'ya giderek benzer çevrelerle ilişki kurdu... Zamanla yanında kendisine bağlı olan yardımcılar toplanmaya başladı. Bu yardımcılar Gül-Haç Derneği'nin çekirdeğini oluşturdu.1

Görüldüğü üzere, Gül-Haçlar'ın kurucusu yoğun bir büyü eğitimi almıştı. Acaba kimlerden?... Gittiği yerlere baktığımızda üç önemli durak görüyoruz: Kutsal Topraklar (Filistin), Fez ve İspanya. İlginç olan bu üç yerin de o dönemdeki en büyük Kabala merkezleri olmasıdır.2

Acaba Gül-Haç'ın kurucusu büyü ilmini Kabalacılar'dan mı almıştı?... Öyle görünüyor. Nitekim Michael Howard'da The Occult Conspiracy adlı kitabında Rosencreutz'un Şam'da bulunduğu sıralarda bir grup Kabalacı'dan dersler aldığını yazıyor.3 Umberto Eco ise Gül-Haçlar'ın Kabalacılarla dirsek temasında olduklarını not ediyor:

Gül-Haçlar, 1623'te Paris'te ortaya çıkıyorlar. Haklarında yazılan yergilerden birinde Marais'te toplandıkları anlaşılıyor... Paris'i bilmiyor musunuz? Marais, Tapınak'ın bulunduğu kesimdir ama rastlantı bu ya, Yahudi gettosunun da bulunduğu kesimdir burası. (Gül-Haçlarla ilgili olarak yazılan) Yergilerde, Gül-Haçlar'ın, İspanyol Kabalacıları ile ilişki içinde oldukları da belirtiliyor.4

Görünen o ki, Gül-Haçlar da, aynı Tapınakçılar gibi Kabala'nın güçle-rinden etkilenmiş ve "judaizer" (Yahudici/Yahudi sempatizanı) olmuşlardı. Protestanlıktan Aydınlanmaya uzanan sürecin ardında büyük bir Yahudi etkisi olduğuna değinmiştik. Dolayısıyla bu sürecin içinde Kabala'dan etkilenmiş olan Gül-Haçlar'ın bulunması ise yadırganmaması gereken bir gelişme.

Bu bilgilerin üzerine, akla "Gül-Haçlar'la Tapınakçılar'ın ne gibi bir ilişkisi vardı?" sorusu gelebilir. Aslında bu sorunun, konuyu inceleyen kaynaklarca çoğunluğu tarafından verilen açık bir cevabı vardır: Gül-Haçlar, Tapınakçılar'ın devamıdır. Kilise ve krallar tarafından yasaklanan Tapınakçılar'ın legal hale gelme çabası içinde olduklarına üstte değinmiştim. Gül-Haçlar, aslında Tapınakçılar'ın bu çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkan bir dernekti. Derneğin kendi içinde güçlü bir yapı oluşturduktan sonra mesajını tüm Avrupa önde gelenlerine duyurması ise Tapınakçılar'ın kurulu düzeni değiştirme hedeflerinin bir parçası olsa gerek.

Umberto Eco, Gül-Haçlar'ın Tapınakçılar'ın devamı olduğu görüşünü doğrular. Önceki sayfalarda Foucault Sarkacı'ndan yaptığımız alıntıda, Tapınakçılar'ın üslendiği kale olan Tomar'ı anlatırken, kalede yanyana duran gül ve haç sembollerine dikkat çekmiş ve Gül-Haçlar kurulmadan çok daha önce bir Tapınakçı kalesinde yer alan bu işaretlerin, Gül-Haç sembolünün Tapınakçılara ait olduğunu gösterdiğini vurgulamıştı. Eco, Tapınakçılar'ın Gül-Haçlar'a nasıl dönüştüğünü de şöyle açıklar: Avrupa'nın farklı ülkelerine dağılmış olan Tapınakçılar, birbirleriyle ilişki kurmakta zorlanırlar. Belirli zamanlarda tüm Avrupa ülkelerindeki Tapınakçı biraderlerin yaptıkları gizli toplantılarında aksaklıklar olur. Bunun üzerine birbirlerine kolay ulaşabilmek için Gül-Haçlar'ı kurmaya karar verirler.

Eco'nun Foucault Sarkacı'nda bununla ilgili olarak yazdığı bir de ilginç olay vardır. Eco, İngiltere'deki Tapınakçılar'ın büyük üstadlığını yapan ve "büyücü, Kabalacı ve İngiltere kraliçesinin müneccimi" olan John Dee'den söz eder.5 Anlattığına göre, Kabalacı John Dee'nin büyük üstadlığını yaptığı İngiliz Tapınakçıları'yla, Fransız Tapınakçıları arasında 1584 yılında yapılması gereken gizli buluşma bir takvim karışıklığı nedeniyle gerçekleşmez. Bunun üzerine John Dee, Prag'daki Kabalacı hahamlardan yardım istemeye gider. Olayın devamını, Eco'nun roman üslubunda verdiği bilgilerden öğreniyoruz:



Prag'da Dee ile birlikteydim. Yahudi mezarlığı yakınlarında daracık, pis kokulu geçitler boyunca yürüyorduk... Tam o anda gölgelerin içinden yaşlı bir rabbi (haham) belirdi. 'Siz doktor Dee olmalısınız' dedi. 'Herkes burada' diye yanıtladı Dee, 'Rabbi Alevi sizi görmek ne güzel'... Sonra Alevi gecenin içinde uzaklaştı, aralarında hiç sesli harf bulunmayan belirsiz sessiz harfler mırıldanarak. Ah, Dil, Şeytanca, Kutsal Dil! ...

Adımlarımızı sıklaştırdık; az ışıklandırılmış, uğursuz, Semitik bir ara sokakta, yıkık dökük bir evin kapısına vardık. Kapıyı tıklattık; sanki bir büyüyle açıldı. Yedi kollu şamdanlar, kabartma tetragramlar, ışık demeti biçiminde Davud yıldızlarıyla (siyon yıldızları) süslenmiş geniş bir salona girdik...

Tavandan mumyalanmış kocaman bir timsah sarkıyor, akşam yelinde, bir ya da birçok meşale belki de hiç meşale yoktu usul usul sallanıyordu. Dipte, altında küçük bir tapınağın durduğu bir çeşit tente ya da sayvanın önünde, yaşlı bir adam diz çökmüş, aralıksız, sövercesine Tanrı (Yehova)nın yetmiş iki adını mırıldanarak yakarıyordu. Birden, bir Nous çalkantısıyla aydınlanmış gibi onun Heinrich Khunrath olduğunu anladım. 'Konuya gelin Dee' dedi, arkasına dönüp, yakarışını yarıda keserek, 'Ne istiyorsunuz?' Doldurulmuş bir armadilloya, yaşı olmayan bir iguanaya benziyordu. 'Khunrath' dedi Dee, '(Tapınakçıların arasındaki) üçüncü buluşma gerçekleşmedi.' Khunrath korkunç bir lanet savurdu: 'Lapis Exilis! Şimdi ne olacak?' 'Khunrath' dedi Dee, 'bir olta atıp Alman Tapınakçı grubuyla temasa geçirebilirsiniz beni.' ...'Üstadım' dedi Khunrath, diz çöküp Doktor Dee'nin kemikli, neredeyse saydam elini öperek. 'Üstadım, dediğini yapacağım.

Sen de istediğini elde edeceksin. Şu sözcükleri unutma: Gül ve Haç. Onlardan söz edildiğini işiteceksin... Yıllar sonra, Gül-Haç çılgınlığı Almanya'yı baştan başa sarınca, ayrımına vardık bunun.6

Eco, bu pasajda, Gül-Haçlar'ın Tapınakçılar ve Kabalacılar'ın ortak bir buluşu olduğunu anlatmaktadır. Buna göre, Prag'ın Yahudi mahallesindeki Kabalacı haham Khunrath, İngiliz "meslektaş"ı ve Tapınakçılar'ın üstadı John Dee'ye Gül-Haç derneğinin yakında ortaya çıkacağını haber vermektedir. Görüldüğü gibi Gül-Haç, Kıta Avrupa'sındaki Tapınakçılar tarafından geliştirilmiştir. İngiltere'deki Tapınakçılar, az önce incelediğimiz gibi masonluğu kurarken, Kıta Avrupası'ndaki biraderler de varlıklarını ve faaliyetlerini sürdürmek için bu tür bir oluşuma ihtiyaç duymuş olmalılar...

Olayın bir başka dikkat çekici yönü de, her ikisi de Tapınakçı geleneğin devamı olan masonluk ve Gül-Haç örgütleri arasında çok yakın bir ilişki olmasıdır. Bu ilişkinin en basit göstergelerinden biri, İskoç ritinin 18. derecesinin "Gül-Haç Şövalyesi" olması gösterilebilir. Bunun yanısıra, Gül-Haçlar'la masonlar arasındaki organik bağlantı, konuyla ilgili pek çok uzman tarafından vurgulanmıştır. 1804 yılında J. G. Buhle tarafından yazılan Historico-Critical Inquiry into the Origin of the Rosicrucians and the Free-Masons (Gül-Haçlar'ın ve Masonların Kökeni Hakkında Tarihsel Kritik) adlı kitapta, şöyle denir:

"Masonluk, 1633'ten 1646'ya dek süren Gül-Haç çılgınlığı sırasında Gül-Haçlar'la aynı kaynağa bağlı olarak ortaya çıkmaya başladı. Her iki klübün de amacı, Kabalist anlamda büyü ile ilgilenmek ve buna bağlı olana 'hikmet'i aramaktı. Ve her iki klüp de gizlilik prensibi içinde çalışıyordu."

Gül-Haç ve mason örgütlerinin ilişkisi, Gül-Haçlar'la ilgili olarak yazılmış olan The Rosicrucian Seer (Gül-Haç Peygamberi) adlı kitapta aktarılan ilginç bir pasajda da vurgulanıyor. Sözkonusu kitap, İngiliz masonluğunun 19. yüzyıldaki ünlü isimlerinden Frederick Hockley'in çeşitli yazılarının derlenmesinden oluşuyor. Hockley aynı zamanda bir Gül-Haç üyesi. Kitapta, İngiltere'deki özel bir mason locasına (loca özel, çünkü büyü ve okültizm üzerine yoğunlaşmış) üye olmak isteyen biriyle, Hockley arasındaki bir diyalog aktarılıyor. Hockley, birader adayına, bu özel locaya kaydolmadan önce, Gül-Haç derneğinin eğitiminden geçmesinin şart olduğunu söylüyor ve bu dernekle ilgili de bazı ilginç bilgiler veriyor:

- Sizin, Büyük Üstadları Kudüs'te bulunan o gizli derneğe üye olmadan önce, bu mason locasına üye olmanıza kesinlikle karşıyım!...- Neden?- Çünkü (yeterince hazır olmadan) size büyük zarar da verebilecek olan bir locaya katılmanız yanlış olur.- Peki o sözünü ettiğiniz gizli örgüt hangisidir?- Gül-Haç'ın takipçileri...- Neredeler peki bunlar?- Örgütün merkezi Fransa'dadır.

Ve oraya gitmeden ve biraderlerden biriyle tanışmadan, onlara ulaşmanız mümkün değildir. Unutmayın, Fransız İmparatoru Napolyon da o derneğin üyesiydi.- Amaçları nedir? Ne yaparlar?- Okültizmle ilgilenirler ve görünmez güçlere ulaşmaya çalışırlar. Büyükler (üstadlar) kimi zaman Kudüs'e giderler.- Nerede buluşuyorlar?- Görünmez bir yerden aldıkları emirlere göre hareket ederler ve buna göre birleşirler. Maddi yönden de çok güçlüdürler. Jean Jacques Rousseau, derneğin üyelerinden ve başta gelen destekçilerindendi...7

Pasajda verilen bilgililer ilginçtir. Öncelikle Gül-Haç derneğinin "Büyük"lerinin, yani üstadlarının Kudüs'e gittiği bildirilmektedir. Neden, sorusunu sorduğumuzda akla ilk gelen şey, o dönem Kabala'nın merkezinin Kudüs'te ve onun biraz kuzeyindeki Safed kentinde oluşudur.

Bu, üstadların Kudüs'e giderek, ilmin asıl kaynağıyla, yani Kabalacılar'la ilişki kurduğunu düşündürmektedir.

İkinci bilgi ise derneğin iki ilginç üyesidir: Napolyon ve Jean Jacques Rousseau... Bu iki büyük isim, aynı zamanda da masondurlar. Bu çifte üyelik, mason ve Gül-Haç örgütlerinin arasındaki yakın ilişkinin de bir başka göstergesidir.

Zaten 17 ve 18. yüzyıl masonlarının en önemlileri aynı zamanda Gül-Haç'tır. Dönemin diğer Gül-Haç üyeleri arasında; Rene Descartes, G. W. Leibnitz, John Locke, Robert Fludd gibi deist ya da Baron d'Holbach Baruch Spinoza gibi ateist düşünürler; Isaac Newton, Robert Boyle, J. B. von Helmont gibi bilim adamları; Kilise tarafından kafir olduğu gerekçesiyle idam edilen Giordana Bruno gibi Rönesansçılar; Tomasso Campanella gibi edebiyatçılar sayılabilir.

Bu, hem Gül-Haç hem de mason olan isimlerin kuşkusuz en önemlilerinden biri de, düşünce tarihinde oldukça önemli bir yer tutan ve sonradan anlaşıldığına göre, büyük olasılıkla Shakespeare'in eserlerinin gerçek yazarı olan Francis Bacon'dır.

Kaynak:
1.Lewis Spence, The Encyclopedia of The Occult, ss. 340-341.
2. Eli Barnavi, A Historical Atlas of The Jewish People, s. 145.
3. Michael Howard, The Occult Conspiracy, s. 44.
4. Umberto Eco, Foucault Sarkacı, s. 384.
5. Ibid., s. 381.
6. Ibid., ss. 390-393.
7. John Hamill, The Rosicrucian Seer: Magical Writings of Fre derick Hockley, 1.b., Northamptonshire: The Aquarian Press, 1986, s. 16.



EmoticonEmoticon