"(Tur'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, ziynet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor! Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular." (A'raf, 7/248)
Altın Buzağının Böğürmesi Hakkında
İbn Aşur da Kenanîler tarafından bu tür aletlerin yapıldığını söylemiştir. Ona göre, Samiri de buzağı şeklindeki heykelin gizli bölümlerinde dar delikler açmış ve rüzgârın değmesiyle -zurna, kaval, düdük gibi- ses çıkarmıştır(İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Sâmiri
Hz. Mûsâ, Benî İsraili Mısır'dan çıkarıp, Firavun'un şerrinden kurtardıktan sonra, çölde ilerler ve Tur dağına gelir. Hz. Mûsâ, Allah'ın emri üzerine 40 gün ve gece kalıp, İlâhi emirleri almak üzere Tur dağına gider. Fakat İsrailoğulları, Hz. Mûsâ'nın geciktiğini görünce, Mısırlılardan aldıkları zînet eşyalarını, Sâmirî adlı birinin teklifi ile, ateşte eriterek bir buzağı yapar ve ona taparlar. Hadise, Kur'ân'da şöyle anlatılır: "Allah buyurdu: Biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmiri onları yollarından saptırdı." Onlar: Biz kendi arzumuzla sana verdiğimiz vaadden caymadık. Fakat biz o kavmin zînetlerinden bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe atmıştık. Sâmiri onlara bir buzağı heykeli çıkardı ki onun böğürmesi de vardı. Sâmiri ile avanesi: İşte bu sizin ve Mûsâ'nın tanrısıdır. Fakat Mûsâ giderken bunu unuttu dediler (Ta-Ha suresi 20/85,87,88. ayetler). Hz. Mûsâ, Tur dağından döndüğünde kavminin, altın bir buzağı yaparak ona taptıklarını görür ve çok sinirlenir. Ayrılığı süresince yerine vekil bıraktığı, ağabeyi Hz. Harun'a çıkışır. Fakat Hz. Harun, kendisinin bir suçu olmadığını kavminin kendisini dinlemediğini bildirir (Ta-Ha suresi 20/90-94. ayetler).
Bunun üzerine Hz.Mûsâ, Sâmiri'yi sigaya çeker: "Mûsâ, bu işi niçin yaptın ey Sâmiri? dedi. Sâmiri: Ben onların görmediklerini gördüm de, Rasulün ayak basdığı yerden bir avuç toprak aldım ve onu, erimiş mücevheratın içine attım. Böyle bir işe beni nefsim sevketti dedi. Mûsâ: Defol git, sen bütün hayatın boyunca, bana dokunmayın diyeceksin. Ve senin azabın için muayyen bir vakit vardır ki ondan asla vazgeçilmeyecektir. Bir de ibadet edip durduğun ilâhına bak. Biz onu yakacağız, sonra da külünü denize savuracağız (Ta-Ha suresi 20/95-97. ayetler).
İslam'ın peygamberlerde olduğuna inanılan İsmet (masumiyet) inancını paylaşmayan yahudi ve hıristyanlar tahrif olmuş Kitab-ı Mukaddes'e göre ise altın buzağıyı yapan kişinin Harun (Tevrat, Çıkış Bab. 32) olduğuna inanırlar.
HZ. MUSA KISSASI
İsrailoğullarının Buzağıya Tapması
Hz. Musa'nın kavmi her ne kadar ataları Hz. İbrahim, Hz. İshak ve Hz. Yakub'un kendilerine yol olarak bıraktıkları tevhid dinine mensup olsalar da, Allah'ı anmada zayıf oldukları için, putperest Mısırlıların kültürlerinden etkilenmişler, onların bazı sapkın adet ve anlayışlarını benimsemişlerdi. İsrailoğulları'nın putperestliğe gösterdikleri bu eğilim, yolda giderlerken putperest bir kavme rastladıklarında ortaya çıktı. Bazı Yahudiler bu putperest kavme akılsızca özenerek Hz. Musa'dan kendilerine de put yapmasını istediler:
İsrailoğulları'nı denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar. Musa'ya dediler ki: "Ey Musa, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi.
Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir. (Araf Suresi, 138-139)
Hz. Musa ve kavmi Tur Dağı'na doğru yöneldiler. Çünkü Kuran'da bildirildiğine göre orada Allah Hz. Musa ile "sözleşmişti". Bu sözleşme kırk günlük bir süre için yapılmıştı, Hz. Musa dağda kırk gün kalacaktı. Hz. Musa acele ederek kavmini geride bıraktı ve tek başına önden gitmeye karar verdi. Yerine kardeşi Hz. Harun'u bıraktı. O da Allah'ın elçisiydi. Hz. Musa gittiğinde kavmini o yönetecekti. Hz. Musa kavminden ayrılmadan önce Hz. Harun'a bazı tavsiyelerde bulundu:
Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi. (Araf Suresi, 142)
Hz. Musa kavminden ayrılıp tayin edilen sürede Tur Dağı'na ulaştı. Allah, orada onunla bir kez daha konuştuğunu Kuran'da şöyle haber verir::
Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen ne yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.
(Allah:) "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol."
Biz ona Levhalar'da herşeyden bir öğüt ve herşeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik). (Araf Suresi, 143-145)
Bu sırada İsrailoğulları içindeki münafıklar Hz. Musa'nın kavminden ayrılmasını bir fırsat bildiler. Hz. Harun'un emirlerini de dinlemeyen kavim kendilerine Mısır dinindeki gibi bir put yaptılar; bu put bir buzağı heykeliydi:
(Tura gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler... (Araf Suresi, 148)
Bu esnada Allah Hz. Musa'ya kavminin durumunu ve neden onlardan önce geldiğini sordu:
"Seni kavminden 'çarçabuk ayrılmaya iten' nedir ey Musa?"
Dedi ki: "Onlar arkamda izim üzerindedirler, hoşnut kalman için, Sana gelmekte acele ettim Rabbim." (Taha Suresi, 83-84)
Hz. Musa kavminin içine düştüğü durumu bilmiyordu. Allah ona, kavminin sapışını, kavmi saptıran Samiri isimli münafığın konumunu ve kendilerine buzağıdan bir put yaptığını söyledi:
Dedi ki: "Biz senden sonra kavmini deneme (fitne)den geçirdik, Samiri onları şaşırtıp-saptırdı." (Taha Suresi, 85)
Bunun ardından Hz. Musa aşağıdaki ayetlerde bildirildiği gibi, Rabbimizin verdiği levhaları alarak kavmine geri döndü:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"
Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."
Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, "İşte, sizin ve ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu" dediler. (Taha Suresi, 86-88)
Aslında Hz. Harun kavmini uyarmış, yanlış yola saptıklarını, fitneye düşürüldüklerini onlara anlatmıştı. Fakat buna rağmen onun sözlerine itaat etmediler. Kuran'da bu gerçek şöyle anlatılır:
Andolsun, Harun bundan önce onlara: "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız." (Taha Suresi, 90-91)
(Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. 'Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
''Niye bana uymadın, emrime baş mı kaldırdın?"
Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben, senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin" demenden endişe edip korktum." (Taha Suresi, 92-94)
...(ki Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.
(Musa yalvarıp) Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın." (Araf Suresi, 150-151)
Hz. Harun'un verdiği cevap üzerine Hz. Musa onu bıraktı. Asıl fitneyi çıkaran ve insanların yoldan çıkmasına sebep olan Samiri'ye döndü. Yaptıklarının sebebini ona sordu:
(Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?"
Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha Suresi, 95-97)
Hz. Musa, fitne sebeplerini yok ettikten sonra da tüm kavmine ders vererek onları tevbeye ve Allah'a itaate davet etmiştir:
Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 54)
EmoticonEmoticon