1 December 2017

Kabe – Hacer’ül Esved – Rüknü Yemani – Hicri İsmail Nedir

Kabe:

Müslümanların kıblesi, farz namazlar dışında etrafında tavafın hiç durmadığı kutsal mekan. Peygamber efendimiz (sallahlahu aleyhi vesellem) Kabe’yi ilk gördüğünüzde yapacağınız duanın kabul olacağı müjdesini vermiştir. Bazı tur kafileleri Kabe’ye gideceğiniz zaman henüz dışarıdaki duvarların önündeyken başınızı önünüze eğmenizi ister. Tur rehberi kafileyi başı öne eğik halde Kabe’yi rahat görebileceği bir yere götürür ve kafileye artık başlarını kaldırıp Kabe’ye bakabileceklerini söyler. İşte o anda göz yaşlarınıza hakim olamazsınız, belki de hayatınızda ilk kez dizlerinizin bağı çözülür.

Burada yapacağınız duayı daha önceden çok kez düşünmenizi ve hatta bir kağıda yazmanızı tavsiye ederiz. Aksi halde yaşadığınız heyecan ile aklınızdaki her şey bir anda uçabilir.

Şimdiye kadar Kabe yönünde kıldığınız namazlarınızı artık direk Kabe’ye bakarak kılacaksınız. Namazınızı kılarken bu satırların yazarını da hatırlamanızı rica ederiz.

Hacer’ül Esved:

Kabeyi tavaf ederken elinizin içi ile uzaktan selamlayacağınız, Sırf kainatın efendisi öptüğü için milyonlarca insanın öpmek istediği kutlu taş. Umreye gittiğinizde siz de hep bir umut bu taşı öpmek isteyeceksiniz. Eğer Hacer’ül Esved’i öpmeyi kafanıza koyduysanız teheccüt ezanından önce nispeten insanların daha az olduğu zamanda denemenizi tavsiye ederiz. Ancak bir kez daha belirtmek isteriz ki Hacer’ül Esved’i öpmek sünnet olmakla beraber insanlara eziyet etmek haramdır. Biz belki de dünyadaki en şanslı ülkelerden biriyiz çünkü ülkemizde de Hacer’ül Esved’in altı parçası bulunmaktadır. İsteyenler bu parçaları ziyaret edebilir. Bu parçalardan bir tanesi İstanbul’da Sokullu Mehmet Paşa Camisinde, bir tanesi de Edirne’de Eski Camii’de bulunmaktadır.

Rüknü Yemani:

Tavaf sırası düşünüldüğünde Hacer’ül Esved’in bulunduğu köşenin bir öncesinde bulunan köşedeki taştır. Burada sünnet olan avucunuzun içini öperek taşı selamlamanızdır.

Hicri İsmail:

Hz. Aişe (radiallahu anha) bir gün Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem)’e gelerek kendisinin de Kabe’nin içerisinde namaz kılmak istediğini belirtmiştir. Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem) de Hz. Aişe’nin elinden tutarak Hicri İsmail’e getirmiş ve burada namaz kılabileceğini, buranın da aslında Kabe’nin içinden bir yer olduğunu ancak daha sonra Kabe’nin yeniden inşası sırasında binanın daraltıldığını bu nedenle bu alanın dışarıda kaldığını belirtmiştir.
Biraz sabır gösterirseniz yarım ay biçimindeki bu alandan içeriye girerek hem Kabe’ye dokunabilir hem de bu alanda namaz kılabilirsiniz. Tavsiyemiz burada namaz kıldıktan sonra kabe duvarını takip ederek Rüknü Yemani’yi ve mümkünse Hacer’ül Esved’i de ziyaret etmenizdir.



1163- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), Kabe'yi tavaf ederken Hacerü'l-Esved ile Rükn-ü Yemânî'den başka hiçbir yeri selamlamamıştır.” [351]

1164- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.)'i, şu iki rüknü/köşeyi yani Yemen ile Hacerü'l-Esved köşelerini selamladığını gördüğümden bu yana o ikisini selamlamayı zorluk­ta ve rahat zamanda terk etmedim.” [352]

Kabe'nin dört rüknü vardır:

1- Hacerü'l-Esved'in bulunduğu rükne “Rükn-i Hacerî” denilir,

2- Güney batısındaki rükne “Rükn-i Yemânî”,

3- Kuzey batisındakine “Rükn-i Şâmî”,

4- Kuzey doğusundakine de “Rükn-i Irâkî” denilir.

Bu rükünlerden ilk ikisine “Yemâniyyân” Yemânî rükünler denildiği gibi son iki rük­ne de “Şâmiyyân” Şâmî rükünler de denilir.

Resulullah (s.a.v.), bu rükünlerden sadece “Rükn-i Hacerî” ile “Rükn-i Yemâni”yi selâmlamıştır. Rükünler içerisinde istilâm için bu iki rüknü tercih etmesi sebebsiz değildir:

a- İstilâm için Rükn-i Hacerî'yi seçmesinin birinci sebebi; Hacerü'l-Esved'in o rükünde bulunmuş olmasıdır. Diğer sebebi de, bu rüknün, Hz. İbrahim'in attığı temeller üzerine oturmuş olmasıdır. Bu sebeple Resulullah (s.a.v.), bu rüknü, hem eliyle selamlamış ve hem de öpmüştür.

b- Rükn-i Yemânî'ye gelince; bunun da fazilet yönünden son iki rükne üstünlüğü sade­ce Hz. İbrahim'in attığı temeller üzerine oturmasından ileri gelmektedir. Bu sebeple de Resu­lullah (s.a.v.), bu rüknü sadece selamlamakla yetinmiştir.

Rükn-i Şâmî ile Rükn-i îrâkî'ti selamlamak veya öpmek gerekmez. Çünkü bu iki rükün, Hz. İbrahim'in attığı temeller üzerinde değildir. Hz. Ömer, Abdullah İbn Abbas, Hanefi alim­leri, İmam Malik, İmam Şafii ile İmam Ahmed bu görüştedir.

[351] Buhârî, Hac 59; Ebu Dâvud, Menâsik 47, 1874; Nesâî, Menâsik 156; İbn Mâce, Menâsik 27, 2946; Ahmed b. Hanbcl, Müsned, 2/114, 120.

[352] Buharı, Hac 57; Ncsâî, Menâsik 158; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/3, 57, 108


Comments


EmoticonEmoticon