Piri Reis'in Haritasının Sırrı (Piri Reis ve Haritası)
Haritayı 1513’te tamamlamış ve 1517’de Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis ünlü haritasını tamamladığında şöyle bir not düşer: “Bu harita kulunuz Hacı Mehmet Oğlu ve Kemal Reis’in Allah her ikisine de rahmet eylesin yeğeni Piri tarafından 919 yılının muharrem ayında çizilmiştir.” Harita, 1929’da Topkapı Sarayı’nı müzeye dönüştürülürken envanter çalışmalarında tesadüfen bulunmuştur. Milli Müzeler Müdürü Halil Ethem Eldem, o günlerde İstanbul’da bulunan ve Türk denizciliği hakkında uzman Alman bilim adamı Prof. Paul Kahle’den bu haritayı incelemesini istemiş ve Kahle bu haritanın, Piri Reis’in ilk dünya haritası olduğunu teşhis etmiştir.Kahle, haritayla ilgili inceleme sonuçlarını 1931’de 18. Doğubilimleri Kongresi’nde sunmuştur.
Türk Tarihi Araştırma Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Akçura 1935 yılında “Piri Reis Haritası Hakkında İzahname” adlı kitabı yayımlamıştır. 6 Temmuz 1960’da Prof. Charles Hapgood, ABD Hava Kuvvetleri’nde görevli Albay Harold Ohlmeyer’e bir mektup gönderip 1513 tarihli Piri Reis haritasında bulunan bir özellik hakkında görüş talep etmiştir. Albay Ohlmeyer’in yanıtı dünyada büyük bir etkiye neden olur.
Bunun üzerine Hapgood 1966 tarihinde yazdığı “Maps of the Ancient Sea Kings” adlı kitabıyla Piri Reis Haritası’nın önemini bütün dünyaya duyurmuş olur. Amerika’nın doğu ve Afrika’nın batı kıyılarını gösteren bu harita, Albay Ohlmeyer’in de ifade ettiği gibi Antarktika kıtasının buzullardan arındırılmış kara sahilini gösteriyordu. Oysaki Antartika’nın buzullardan arındırılmış hali en az MÖ 9 bin döneminden önce mümkün idi. Böylece 1513 tarihli Piri Reis Haritası dünya tarihinde üzerinde en fazla konuşulan harita özelliğine sahip oldu.
1521 yılında tamamladığı, 1524’de yeniden yazdığı denizcilik alanındaki en ünlü eseri olan Bahriye kitabını 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’a takdim eder.
İki sene sonra yeni bilgilerle derlediği dünya haritasının ikincisini de Kanuni Sultan Süleyman’a sunar. 1495 -1510 seneleri arasında Akdeniz’de birçok deniz seferinde görev almış ve bu seyirler esnasında gördüğü yerleri ve yaşadığı hâdiseleri “Kitab-ı Bahriye” adlı dünya denizciliğinin ilk kılavuz kitabı olan eserinde toplamıştır.
19. yüzyıla dek Batı ülkelerinde Akdeniz’i bu kadar ayrıntılı olarak anlatan bir kılavuz kitaba rastlanmamaktadır. Kitab-ı Bahriye; Ege ve Akdeniz’de sefer yapan kaptanlar için asırlarca eşsiz bir yol gösterici olmuştur. Piri Reis’in, Kitab-ı Bahriye’sinde şöyle der: “Bu fakir de bundan önce bir harita yaparak, zamanımızdaki haritalardan iki kat fazla yerleri, iki kat tasarrufla gösterdim. Çünkü henüz Osmanlı ülkesinde hiç kimsenin görüp bilmediği Çin ve Hind denizlerine ait yeni haritaları da kullanarak Merhzm ve Mağfur Sultan Selim Han hazretleri’ne Mısır’da iken verilmiş ve takdir görmüş idi.”
Piri Reis Haritası Nasıl Bulunmuştur?
Ceylan derisi üzerine renkli olarak çizdiği haritadan bugüne tek parça kalmıştır. 1554 yılında Hint Denizleri Kaptanı olarak görev yaparken Kanuni Sultan Süleyman’ın buyruğu ile idam edilen Piri Reis ölümünden sonra tamamen unutulur. 1513 tarihli dünya haritasının, sonraki dönemde kullanımına ilişkin hiçbir bilgiye rastlanmamıştır. Cumhuriyetle birlikte Topkapı Sarayı müzeye dönüştürülürken 1929’da Fatih’in yaptırdığı Hazine Dairesi’nin bodrumlarında 60 kadar sandık içinde eski vesika ve defterler bulunur.
Piri Reis’in haritasının 1/3’ü de bu evraklar arasındadır. Kutsal Kitap uzmanı Adolf Diessmann anılarında haritanın bulunuşunu şu şekilde anlatır:”1929 Sonbaharında Halil Bey’in verdiği parçaları inceleyip düzenlerken Sultan Kütüphanesi’nin coğrâfi eserlerce ne denli zengin olduğu hakkında bir kanaat oluşturmuştum. Bunun üzerine Halil Bey’e şimdiye kadar bilinmeyen başka haritaların veya benzer malzemenin olup olmadığını araştırmasını rica ettim. Halil ricamı derhal ve büyük bir başarıyla yerine getirdi: 9 Ekim 1929’da bana içinde çok ilginç bir Türk haritası da bulunan kendisi tarafından yeni bulunmuş koca bir takım doğu ve batı kökenli haritayı teslim etti.
Tabii Samaritana’nın ve saray kütüphanesinin diğer kısımlarının tayininde hizmetlerine müteşekkir olduğum ve Piri Reis’in Bahriye’sinin yayıncısı olarak Türk denizcilik ve haritacılık konularında birinci sınıf bir uzman olan Paul Kahle’nin İstanbul’da olması bizim için büyük bir şanstı. Halil’in izniyle folyoyu kendisine gösterdim ve hemen teşhis etti.” Olayın yakın tanıklarından Prof. Afet İnan bu konuyla ilgili şunları söylemiştir: “Ben haritaları ilk defa Çankaya’da Atatürk’le beraber gördüm. Ceylan derisine büyük bir dikkatle çizilmişlerdi. Üzerlerinde yazılar ve renkli resimler vardı. 1935 yılında, Tarih Kurumu, haritalardan birini tanıtıcı bir broşürle bastı. Genova Üniversitesi’ndeyken ilk Amerika haritalarını incelemiştim.
Genova Coğrafya Kurumu’na Piri Reis’in haritasının bir kopyasını verdim. Olay çok ilgi çekti. 1937 yılında çeşitli ülkelerin gazetelerinde yayınlandı. Fakat, o gün bugündür, bu haritanın esrarı çözülememiştir…” 1926’da Alman bilim adamı Paul Kahle’nin Kitab-ı Bahriye üzerine kitap yayınlaması ve 1929 yılında Topkapı Sarayı’nın müzeye dönüşümü esnasında 1513 tarihli haritanın 1/3’ünün bulunması üzerine Piri Reis ve yaptığı Dünya Haritasıyla ilgili çok sayıda ciddi eser yayınlanır. Batılı bilim çevreleri coğrafya keşifleri üzerine önemli bir belge, Amerikan bilim çevreleri de Amerika’nın köklerine ilişkin yeni bir ipucu elde ettikleri için akademik çalışmalarına Piri Reis’i de dahil ederler. Piri Reis’in Akdeniz dışına çıkmadığı biliniyor.
Ama hazırladığı dünya haritasında 20’den fazla haritadan yararlandığını eseri Kitab-ı Bahriye’de dile getiriyor. Araştırmacılar Piri Reis’in 1513 tarihli dünya haritasında yaptığı haritaların sayısı konusunda anlaşamıyorlar. Piri Reis 20 haritadan yararlandıktan sonra 8 Caferiye ve 4 Portekiz haritasından bahsediyor. Bazı uzmanlara göre yararlanılan harita sayısı 20’dir. Bazıları ise yazılanları toplam 32 harita olarak yorumluyorlar.
16. yüzyılda çizilen bu haritanın doğruluğu bilim adamlarını şaşırtmakta; bu haritanın ancak göğe yükselme ile çizilebileceği vurgulanmaktadır. Haritanın, Atlas Okyanusu üzerinde uçak ile yükselerek bakıldığında, tabiat yapısına aynen uygun olduğu görülmektedir. İddiaya göre Pîrî Reis; tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan veya uzaylılardanyararlanmıştır. Erich von Daniken Tanrıların Arabaları adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu öne sürmüştür.
Piri Reis haritalarına ilk ilgiyi M.I Walter ile Arlington H. Mallery adlarında Amerikalı iki antik harita uzmanı gösterir. 3 senelik bir çalışmadan sonra, bir rapor yazarlar. Yüzyıllar önce ceylan derisine çizilmiş haritada ‘izdüşüm yöntemi’ kullanılmıştır. Bir küre üzerine konulduğunda haritanın günümüzdekilerle birebir aynı olduğu saptanır. Mallery’e göre çizim için havadan ölçüm yapılması gerekmektedir. Bu rapordan hareketle Danny Linehan adlı Amerikan Deniz Kuvvetleri Haritacılık Uzmanı, özellikle Kanada’da çizilmiş bir göl ve dağ ayruntılarının tamamen gerçek olduğunu açıkladı. Aynı konuda 1956 yılında Georgetown Üniversitesi bir oturum düzenledi. Jeofizikçi ve öğretim üyesi Prof. C. H. Hapgood ve matematikçi R. W. Strachan da haritayla ilgilendiler. Hapgood, haritaların çok eski ve yaşı tebit edilemeyen haritalardan kopya edildiğini öne sürdü.
Komsomolskaya Pravda gazetesi, Piri Reis’in haritasından yola çıkarak 10 bin sene önce Antarktika’da insanların yaşadığını yazdı. Gazete, haritada Şili kıyıları, And Dağları ve Afrika’nın o döneme dek eşi görülmemiş biçimde detaylı haritasının yer aldığını belirterek, “Türk amiralin haritasında, keşfinden 300 yıl önce Antarktika ile ancak 1958 yılında bulunan takımadalar da var” ifadesini kullandı. Rus uzmanlar, Piri Reis’in yaklaşık 500 sene önce hazırladığı haritasının dünyanın uydudan çekilen fotoğrafları kadar eksiksiz ve mükemmel olduğunu söyledi. Rus tarihçi Sergey Manukov ise Piri Reis’in 1513 yılında çizdiği haritasının benzerini hazırlamanın ancak dünyanın uydudan çekilmiş fotoğraflarıyla mümkün olduğunu belirtti.
Rus uzman, “Aslında harita da fotoğrafa çok benziyor. Sanki, bir uydu aracı çizimi yapılan bölgenin üzerinde dolaşarak fotoğrafını çekmiş. Özellikle güney yarımküre inanılmaz ayrıntılı” dedi. Manukov, Piri Reis’in trigonometri bilmeden böyle bir harita çizmesinin mümkün olmadığını, ancak trigonometrinin 18. asırda kullanılmaya başlanmasının şaşırtıcı bir durum olduğunu belirtti. Komsomolskaya Pravda, “Günümüzde bazı haritalardaki hataların Piri Reis’in haritasına bakılarak düzeltildiği biliniyor. Türk amiral ölümünde nasırlar sonra hâlâ konuşuluyor” diye yazdı.
Piri Reis Haritası Nasıl Çizildi?
Erich von Daniken 1968 tarihli ‘Tanrıların Arabaları’ (Chariots of Gods) kitabında, haritanın uzaylılarca çizildiğini iddia etmiştir. Erich von Däniken, Piri Reis haritasındaki istikamet izdüşümünün Kahire’de odaklandığını belirtiyor. Charles Hapgood, 1966 yılında ‘Eski Deniz Krallarının Haritaları: Buz Çağında İleri Bir Uygarlığın Varlığının Aşikârlığı’ adlı kitabında, haritada, çizildiği tarihlerde bilinmeyen Antarktika kıyılarının çok doğru bir şekilde çizildiğini öne sürmüştür. İngiliz ve Rus araştırmacılar, Piri Reis’in çizdiği haritada yer alan Antarktika kıtasında milattan önce yaşamış bir uygarlığın izlerini yaptıkları araştırmalar sonucunda doğrularken, yanıtı aranan soru Piri Reis’in bu bilgilere 500 yıl önce nasıl ulaştığı yönünde.
Bilim adamları çok eski uygarlıklara ait haritaların Piri Reis’in eline geçtiğini ve bu haritalardan yararlanarak kendi haritasını hazırladığını öne sürerken, Piri Reis yazmış olduğu Bahriye Kitabı’nda haritayı Süleyman Peygamber’in çizdiğini ve ondan kendine intikal ettiğini belirtiyor. ‘Kitabı Bahriye’de haritanın pirinin Süleyman Peygamber olduğunu belirttip şöyle diyor: ‘Harita ve pusulayı doğru bil. Süleyman peygamberdir ona delil. Çünkü ona inler, cinler, hayvanlar ve kuşlar, hepsi ama hepsi baş eğerdi hem karıncalar. Sen de inan çünkü Kuran’da hak buyurmuştu, denizler ilmi de hep verilmişti ona… Malûm oldu deniz ona mil be mil’.
Amerika haritası üzerinde, VI numaralı notta şunları yazar: ‘Böylesine bir harita dünyada kimsede yoktur. Özellikle yirmi kadar harita ve dünya haritasından yani Büyük İskender zamanında derlenmiş haritadır ki, insanların yaşadığı alanın dörtte biri onun içinde bilinmektedir-Araplar o haritaya Caferiye derler. Onun gibi sekiz Caferiye ve bir Arap Hint haritasından ve dört Portekizli’nin şimdi yapılmış haritalarından ve bir de Colomb’un Batı tarafında yaptığı haritadan karşılaştırma yoluyla elde edilip bu harita meydana geldi’.
Piri Reis’in Haritasının Sırları
Piri Reis’in haritalarının 1513’de çizildiği düşünülürse, koordinat çizgilerinden, topografik detaylara kadar pek çok sıra dışı bilgiye sahip olduğu bir gerçek. Piri Reis’in haritasında en fazla dikkat çeken konulardan biri Antarktika’nın kuzey sahillerinin oldukça ayrıntılı bir şekilde çizilmiş olmasıydı. Piri Reis’bu kıta keşfedilmeden 300 yıl önce nasıl bu kadar düzgün bir haritayı çizmişti. Harita ayrca buz altında kalan sahilleri de gösteriyordu. Jeolojik bilgiler Quenn Maud topraklarının buzlakaplanmadan önceki son halinin ancak M.Ö 4000 tarihinde görülebildiği yönünde.
Kim ya da kimler M.Ö 4000 yılında gelip bugün ancak modern teknolojilerle gerçekleştirilebilen bu haritayı çizebildi? Harita 1513 yılında Avrupalıların sahip olduğundan çok daha fazla ayrıntı içeriyor. Öyle ki Pizarro henüz Peru’yu keşfetmemiş olmasına rağmen Piri Reis Ant Dağları’nı nasıl biliyordu? Günümüzde koordinatları saptamak için kullanılan enlem ve boylam çizgileri paralel ve meridyenler olarak bilinir. Meridyenler iki kutupta birleşir.
Oysa Piri Reis’in haritalarında enlem ve boylam çizgileri yerine, istikamet açılarıyla kilit noktalarda birleşen farklı çizgiler kullanılmış. Bu çizgiler “Enerji Izgaraları” olarak adlandırılıyor. Enerji ızgaraları bilimsel değil, parapsikolojik bir terim. Harita 500 sene öncesinin bilim ve teknoloji imkânlarıyla açıklanamayacak kadar hatasızdır. Üstelik Piri Reis Amerika kıtasını görmeden çizmiş, bitki ve hayvan figürleri, rüzgâr yönlerini de içine alan detayları aktarmıştır. Harita, dünyayı uzaydan görünüyormuş gibi çizilmiştir. Harita, Grönland’in ve Antartika’nın buzul altı topografik haritasını da göstermektedir. Harita, günümüzde kullanılan enlem-boylamlar yani paraleller ve iki kutuplu meridyenler ile hizalanması yerine kilit noktalarda odaklanmış “enerji ızgaraları” ile hizalanmıştır.
Arjantin’le başlayan Güney Amerika kıtasının Antarktika’nın bir uzantısı olduğu gösterilmiştir. Arjantin uzaydan bakıldığında 47 derece sağa kıvrık gözükür. Piri Reis günümüzde bile haritalarda dik olarak (yanlış) çizilen Arjantin’i bu açıyla birebir çizmiştir.
Harita 22,.5 derece eğim verilerek çizilmiştir. Dünyanın jeoid (sonsuzgen) veya geoid (yuvarlak) olmadığını 16 parçalı haritasıyla kanıtlamıştır. NASA’nın yayınladığı son dünya fotoğrafları da yerkürenin 16 genliğine atıf yapmıştır. Okyanus rüzgârları bugünkü ana hava akımlarıyla örtüşür biçimde haritaya işlenmiştir. Rüzgâr alınan yönler bile gemi maketleriyle şekillendirilmiştir. Piri Res’in bu haritasında, Cebelitarık Boğazı hatasız bir biçimde çizilmiştir. Cebelitarık Boğazı’nın hatasız çizilebilmesi; ancak uzay çalışmalarıyla tesbit edilebilecek bir durumdur. Boğazın derinliğinin ve iki yaka arasındaki dar geçitin çizilebilmesi için boğaza havadan bakılması gerekmektedir; uydulardan çekilen fotoğraflar ile Piri Res’in haritasındaki Cebelitarık Boğazı’nın görüntüsünün şaşırtıcı bir şekilde aynı olduğu görülmektedir. Amerikan hava kuvvetlerinin uzay çalışmalarında, dünya’nın merkezinin Kahire’nin yakınlarında bir yer olduğu keşfedilmiştir. Piri Reis’in tamamlanan haritasına bakıldığında da Dünya’nın merkezi Kahire çıkmaktadır.
Güney Kutbu’nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, 1818 yılında gerçekleşmişti. Piri Reis’in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Fakat kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin sene önceerimişti. Avusturyalı araştırmacı Robyn Collins, Piri Reis’in haritasında bugün olmayan bir adanın çizilmiş olduğunu söylüyor. Ona göre Brezilya ve Afrika arasında bulunan bu ada, kayıp kıta Atlantis‘ten kalan Daitya adasıdır. Ama, haritada Atlantis’in kendisi görülmüyor. Demek ki, Piri Reis’in ana kaynağında da yoktu. Yani batmıştı. Böylece Atlantis’in azar azar, bölüm bölüm battığı iddiası doğrulanıyor. Yunan filozofu Eflatun‘un da “Cristias” adlı eserinde Atlantis’ten Poseidonus adlı kara parçasının kaldığını anlatır.
Günümüzdeki Antil takımadalarıysa, birçokları tarafından Atlantis’ten kalan adalar olarak kabul edilir. Fransız yazar Jacques Bergier, “Dünya’nın Sırları” adlı kitabında, Piri Reis haritalarının ilginç bir yönünü açıklıyor. Haritada Antarktika’nın bulunduğu yerde, şimdi Queen Maud Land denen bölgeye Piri Reis, bir yılan resmi çizmiş. Yılanın orada ne işi var ? Kutupta yılan yaşar mı ? Bergier’e göre yılanın anlamı başkadır. Çünkü, dünyada yalnızca bu bölgeden, 70. ve 72. enlemlerden Yılan takımyıldızları görülebilir. Aynı tür bir resim, tam Brezilya’nın ortasında da var. Bir boğaya benziyor. Oradan da Argo takımyıldızı görülür.
Güney Amerika bölümünde ayrıca geyik, maymun ve insan benzeri bir yaratık var. Bir de kuzey kutbu yakınında, üstünde insanımsı birilerinin oturduğu dev bir balık resmi var ki bu daha da gizemli bir durum! mitolojide Nereid isimli deniz perileri, yunusların üzerinde otururlar ve deniz dalgalarını sembolize ederler. Eflatun, Atlantis’i anlatan kitabında, Atlantis krallarının sarayının içindeki dev tapınakta, üzerinde Nereidlerin bulunduğu 100 yunustan söz eder. Kitabı Bahriye’de Piri Reis şöyl der:“Bu kadar ilimler vardır bilinir. Güç de olsalar, çeşit çeşit sözler söylenir. Kimi hikmetten açar, kimi yıldızlar ilminden… Bir sır vardır o ilimde bilmek kar. Çünkü güneş tam on iki burç eder. Girer su burcuna yağmur olur. Eğer ay toprak burcuna girerse, o gün. İyi geçer, istersen yap düğün. Ay girerse bir ateş burcuna. Hava bulutsuz güzeldir, sakın korkma…””
Haritayla ilgili son iddia Rusya’dan geldi. Rusya’nın RTR televizyonu, ’Gezegenimiz’ adlı belgesel kanalında, Adolf Hitler’in, Piri Reis haritasını kullanarak Antarktika’da UFO üssü kurduğunu iddia etti. Nazi’lerin ilginç deneysel çalışmalarını anlatan Rus askeri tarihçi Dimtriy Filipov’a göre Naziler, Piri Reis’in 16. asırda çizdiği haritanın çağdaş haritalara göre çok daha gerçekçi olduğunu, ancak Güney kutbunda ciddi sapma yaptığını farketmiş. Bunun üzerine Nazi denizaltıları dipten araştırma yapınca, büyük bir şaşkınlığa uğramışlar.
Piri Reis haritasında gösterilen Antarktika haritası çok eski zaman öncesinin henüz buz tutmamış kara parçasını gösteriyormuş. Bunun üzerine Piri Reis’in haritasının dünya dışı varlıkların bıraktığı bilgilerle hazırlandığı sonucuna varan Nazi bilim adamları, 1939 yılına gelindiğinde Antarktika ortasında, buzulların 1,5 km altında tatlı su gölleri keşfetmiş. 1947’de Amerikan donanmasından biri uçak gemisi 15 savaş gemisi, Amiral Berton komutasında Güney Kutbu’na bilimsel sefere çıkmış. Gerçekte ABD donanmasının asıl amacı, kutuptaki Nazi kalıntılarını yok etmekmiş. Bundan sonra kutupta yaşanan olaylar Rus tarihçilerin belgeselde söylediklerine göre, günümüzde bile “çok gizli” damgasıyla sır olarak tutuluyor.
ABD savaş gemileri bölgeye ulaştığında suyun içinden tabağı andıran dev daireler havalanarak bilinmeyen ışınlar püskürtmek suretiyle 50 Amerikan savaş uçağını birkaç dakikada avlamış. 15 savaş gemisinden ikisini batırmış.
EmoticonEmoticon