İmam Mehdi’nin (af) Zuhurunun Nişaneleri
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel kıyamının alametleri ve nişaneleri vardır. Bu nişaneleri bilmek çok önemlidir. Bu alamet ve nişaneler, Muhammed’in (s.a.a) soyundan olan kurtarıcı Mehdi’nin (a.f) zuhurunun müjdeleyicileridirler. Onlardan her birinin oluşması ve gerçekleşmesi bekleyiş içinde olan kişilerin kalplerindeki zuhur ümidini daha da alevlendirecektir. Bu alametler, düşmanlar ve dalalet yolunun yolcuları için, kötü işlerden ve fesattan sakınmaları için bir hatırlatma ve uyarı niteliğindedir. Aynı zamanda bu nişaneler, bekleyiş içinde olan kişileri zuhuru derk edip masum imamın (a.f) safında ve onun yanında mücadele etmek için hazırlamaktadır. Gelecekte olacak olayları bilmek de, ileride karşılaşacağımız zorluklar karşısında daha iyi mücadele vermek için kendimizi hazırlamamızda yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bu nişaneler Mehdi olduğunu iddia eden yalancıların tanınmasında da en iyi ölçüdür. Mehdi olduğunu iddia eden kimsede bu alamet ve nişaneler olmazsa rahatlıkla yalancı olduğunu anlarız.
Masum imamların (s.a) rivayetlerinde zuhur için birçok nişaneler zikredilmiştir. Bu nişanelerin bir kısmı normal ve tabii olaylardır. Bir kısmı ise mucizeye benzeyen olağanüstü olaylardır.
Bu nişaneler arasında öncelikle muteber kaynaklarda bulunan meşhur hadisleri zikredeceğiz. Konumuzun sonunda da diğer nişaneleri kısa bir şekilde sıralayacağız.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’in zuhuru için beş alameti vardır;
1-Süfyani’nin ortaya çıkması
2-Yemenlinin ortaya çıkması
3-Gökten bir sesin işitilmesi
4-Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi
5-Beyda adlı yerin çökmesi”[1]
Bu rivayette adı geçen beş alamet, birçok rivayette defalarca tekrar edilmiştir. Bu olayların ayrıntıları bizler için kesin olmasa da elimizden geldiği kadarıyla açıklayamaya çalışacağız:
a. Süfyani’nin Ortaya Çıkması
Süfyani’nin ortaya çıkışı birçok rivayette nakledilmiş ve zuhur alametlerinden olduğu bildirilmiştir. Süfyani, Ebu Süfyan’ın soyundan olan ve İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurundan kısa bir süre önce Şam bölgesinde kıyam edecek kişidir. Çok sayıda masum insanın kanını akıtacaktır. Öldürmekten ve savaştan çekinmeyen, düşmanlarına karşı da çok sert davranan zalim biridir.
İmam Sadık (a.s) onu şöyle anlatmaktadır:
“Eğer Süfyani’yi görürsen, insanların en alçağını görmüşsün demektir.”[2]
Süfyani, Recep ayında kıyam edecek, Şam bölgesini ve etrafını ele geçirdikten sonra Irak’a saldıracaktır. Orada da büyük katliamlar yapacaktır.
Rivayetlere göre Süfyani’nin ortaya çıkışı ile ölümünün arasındaki zaman on beş aydır.[3]
b. Beyda’nın Yere Gömülmesi
Beyda, Mekke ve Medine arasında ki bölgenin adıdır.
Beyda’nın yere gömülmesinden maksat şudur; Süfyani, İmam Mehdi’nin (a.f) ordusuyla savaşmak için Mekke’ye doğru bir ordu gönderecektir. Ordu, Beyda bölgesine ulaşınca mucizevî bir şekilde yerin içine gömülecektir.
İmam Bakır (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Mehdi’nin (a.f) Mekke’ye doğru gittiği haberi Süfyani ordusunun komutanına ulaşınca, Oda onun izini bulmak için bir ordu gönderir ancak onu bulamayacaklar... Süfyani ordusu Beyda’ya ulaşacak ve tam o sırada gökten şöyle ses işitilecektir: “Ey Beyda! Bu kavimi yok et.” (Beyda) çölü de onları içine çekecektir.”[4]
[1]- Gaybet-i Numani, bab.14, h.9, s.261
[2]- Kemalu’d-din, c.2, bab.57, h.10, s.557
[3]- Gaybet-i Numani, bab.18, h.1, s.310
[4]- Gaybet-i Numani, bab.14, h.67, s.289
Zuhurun vaktinin tayin edilmemesinin nedeni hakkında âlimler birçok delil zikir etmişler:
1) Müminler zuhurun ne zaman gerçekleşeceğini bilmiş olsalardı o vakti (kendi) aralarında yayarlardı. Düşmanda o vakitten haberdar olurdu, dolayısıyla ona karşı koymak ve ona karşı savaşmak için bütün güçleriyle hazırlık yaparlardı.
2) Allah u Teâlâ bekleyenlerin beklentilerini sürekli olmasını diliyor. Zira eğer zuhurun zamanı belli olmuş olsaydı sadece o dönemde müminler beklentiye gireceklerdi. Bu dönem dışında ise onun gelmesinden gafil kalıyorlardı.[6]
3) Gaybetin felsefesinden bir diğeri ise, Allah'ın kendi kullarını bununla imtihan etmesini dilemiştir.[7] Bu imtihanın gereği şudur ki, gaybetin ve zuhurun zamanı belli olmasın. Böylece gerçek mümin ile gerçek mümin olmayan kimseler birbirinden ayrılıp tanınsınlar. Bu nedenle bazı rivayetlerde şöyle denilmektedir: "gaybet döneminde bazı insanlar imamın varlığı hakkında şekke düşüyorlar". İnsanların bu şek ve şüphesine kaynaklık yapan şey, imamın zuhur edeceği zamanın belli olmayışıdır. Bu bakımdan zuhur meselesi ölüm meselesine benziyor.
4) Birçok rivayete göre zuhur meselesi "bed'a" meselelerindendir.[8] İleri ve geri alınabiliniyor. Bu nedenle zuhurun gerçekleşeceği zaman, belirlenmiş ve daha sonra bazı maslahatlara binaen tekrar ertelenmiş olsaydı insanlar, din ve imamların varlığı noktasında şekke düşüyorlardı.[9]
Bu aynen Hz. Musa'nin (a.s.) meselesi gibidir. Hz. Musa (a.s.) turi sina dağına çıkarken insanlara (bu yolculuğun) 30 gün olacağını haber vermişti, daha sonra 10 gün eklendi. 10 günün buna eklenmesiyle Samiri ve… Meselesi gerçekleşti ve birçok insan bu meseleden ötürü yoldan çıktı. İmam sadık (a.s.) bu kıssayı örnek vererek şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın (a.f.) zuhuru da bunun gibidir. Zuhurun zamanı tayin edilmiş ve daha sonra zuhuru ertelenmiş olsaydı insanlar din noktasında şüpheye düşeceklerdi. Bu nedenle Allah u Teâlâ zuhur için has bir zaman tayin etmemiştir".[10]
Rivayetlerde hazreti Mehdinin (a.f.) zuhuru için bazı alamet ve nişaneler beyan edilmiştir. Beyan edilmiş olan bu alamet ve nişanelerden bazıları kesin değil, bazıları da kesindir. Yemani'nin çıkışı, Süfyani'nin çıkışı, göksel nida (sesleniş), nefsi zekiye'nin öldürülmesi ve hasfu'l-beyda (olayı gibi alametler)[11], kesin olan alamet ve nişanelerdendir.[12]
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "imam zamanın (a.f.) çıkışından 15 gün önce nefsi zekiye şehit edilecektir".[13] Yine şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın çıkacağı zamandan önce göksel münadi (çağırıcı) hazretin çıktığına (zuhuruna) dair seslenecektir. Onun bu sesini bütün insanlar duyacak türünden olup yer küresinin her tarafına yayılacaktır".[14]
Hakeza "Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. O gün insanlar, hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir" şeklinde olan ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor: "imam zamanın çıkacağı gün göksel çağırıcı hazreti Mehdiyi (a.f.) (hem) onun kendi ismi (hem de) babasının ismiyle çağıracaktır. O hazretin çıktığına dair insanları müjdeleyecektir".[15]
Peygamberden (s.a.a.) nakil edilmiş bir rivayette; "ahir-i zamanın fitnesi ve o zamanda gerçekleşecek olaylara, Sufyaninin çıkışına ve hasf-i beyda'ya" işaret ediliyor ve rivayetin zımnında şöyle buyrulmaktadır: "sufyani, yabus vadisinden çıkar ve Dımışk Şehrine girecek, oradan; hazırladığı iki ordudan birisini, yağmacılık ve talan yapmak için Bağdada gönderecektir. İkinci orduyla kendisi Medinye gelecek, Medineyi harap ettikten sonra Mekke'ye gitmek için oraya doğru yönelecektir. Yolun yarısında "beyda" denilecek yerde yer ağzını açmış onları orada yutacaktır".[16]
İmam-ı zamanın çıkış alametlerinden sayılan bir diğer alamet'te Yemaninin çıkışıdır.[17]
[1] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Aser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 463; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 262.
[2] Age.
[3] Age.
[4] Müddessir, 9.
[5] Saduk, "ikmalu'd-din ve itmamu'n-nime" c. 2, s. 349, hadis 42.
[6] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 95, s. 159.
[7] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 206.
[8] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 51, s. 86
[9] Musevi İsfahani, Muhammed Taki, "Mikyalu'l-Mekarim fi fevaidi'd-dua lil-kaim (a.c)", c. 2, s. 338, el-babu's-samin fi teklifi'l-ibad bi'n-nisbeti ileyh.
[10] Şeyh-i Tusi, "el-gaybe", s. 262.
[11] Bayda medineden mekkeye giderken o gözergahda bir yerin ismidir. Hasf yutma anlamındadır. Süfyanın ordusu burada yutulacağı için "hasfu'l-beyda" denilmiştir.
[12] Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 1; Tusi, "el-Gaybe", s. 267; "muntahabu'd-durre", s. 455, hadis no: 5, s. 442, hadis no: 16.
[13] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 456, hadis no: 13, ve s. 439, hadis no: 1 ve 2; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 271; Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 2.
[14] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 111.
[15] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", s. 447, hadis no: 2.
[16] Age. s. 456, hadis no: 9 ve 11.
[17] Tusi, "el-Gaybe" s. 267.
İmam Mehdi’nin (a.f) evrensel kıyamının alametleri ve nişaneleri vardır. Bu nişaneleri bilmek çok önemlidir. Bu alamet ve nişaneler, Muhammed’in (s.a.a) soyundan olan kurtarıcı Mehdi’nin (a.f) zuhurunun müjdeleyicileridirler. Onlardan her birinin oluşması ve gerçekleşmesi bekleyiş içinde olan kişilerin kalplerindeki zuhur ümidini daha da alevlendirecektir. Bu alametler, düşmanlar ve dalalet yolunun yolcuları için, kötü işlerden ve fesattan sakınmaları için bir hatırlatma ve uyarı niteliğindedir. Aynı zamanda bu nişaneler, bekleyiş içinde olan kişileri zuhuru derk edip masum imamın (a.f) safında ve onun yanında mücadele etmek için hazırlamaktadır. Gelecekte olacak olayları bilmek de, ileride karşılaşacağımız zorluklar karşısında daha iyi mücadele vermek için kendimizi hazırlamamızda yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bu nişaneler Mehdi olduğunu iddia eden yalancıların tanınmasında da en iyi ölçüdür. Mehdi olduğunu iddia eden kimsede bu alamet ve nişaneler olmazsa rahatlıkla yalancı olduğunu anlarız.
Masum imamların (s.a) rivayetlerinde zuhur için birçok nişaneler zikredilmiştir. Bu nişanelerin bir kısmı normal ve tabii olaylardır. Bir kısmı ise mucizeye benzeyen olağanüstü olaylardır.
Bu nişaneler arasında öncelikle muteber kaynaklarda bulunan meşhur hadisleri zikredeceğiz. Konumuzun sonunda da diğer nişaneleri kısa bir şekilde sıralayacağız.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kaim’in zuhuru için beş alameti vardır;
1-Süfyani’nin ortaya çıkması
2-Yemenlinin ortaya çıkması
3-Gökten bir sesin işitilmesi
4-Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi
5-Beyda adlı yerin çökmesi”[1]
Bu rivayette adı geçen beş alamet, birçok rivayette defalarca tekrar edilmiştir. Bu olayların ayrıntıları bizler için kesin olmasa da elimizden geldiği kadarıyla açıklayamaya çalışacağız:
a. Süfyani’nin Ortaya Çıkması
Süfyani’nin ortaya çıkışı birçok rivayette nakledilmiş ve zuhur alametlerinden olduğu bildirilmiştir. Süfyani, Ebu Süfyan’ın soyundan olan ve İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurundan kısa bir süre önce Şam bölgesinde kıyam edecek kişidir. Çok sayıda masum insanın kanını akıtacaktır. Öldürmekten ve savaştan çekinmeyen, düşmanlarına karşı da çok sert davranan zalim biridir.
İmam Sadık (a.s) onu şöyle anlatmaktadır:
“Eğer Süfyani’yi görürsen, insanların en alçağını görmüşsün demektir.”[2]
Süfyani, Recep ayında kıyam edecek, Şam bölgesini ve etrafını ele geçirdikten sonra Irak’a saldıracaktır. Orada da büyük katliamlar yapacaktır.
Rivayetlere göre Süfyani’nin ortaya çıkışı ile ölümünün arasındaki zaman on beş aydır.[3]
b. Beyda’nın Yere Gömülmesi
Beyda, Mekke ve Medine arasında ki bölgenin adıdır.
Beyda’nın yere gömülmesinden maksat şudur; Süfyani, İmam Mehdi’nin (a.f) ordusuyla savaşmak için Mekke’ye doğru bir ordu gönderecektir. Ordu, Beyda bölgesine ulaşınca mucizevî bir şekilde yerin içine gömülecektir.
İmam Bakır (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Mehdi’nin (a.f) Mekke’ye doğru gittiği haberi Süfyani ordusunun komutanına ulaşınca, Oda onun izini bulmak için bir ordu gönderir ancak onu bulamayacaklar... Süfyani ordusu Beyda’ya ulaşacak ve tam o sırada gökten şöyle ses işitilecektir: “Ey Beyda! Bu kavimi yok et.” (Beyda) çölü de onları içine çekecektir.”[4]
[1]- Gaybet-i Numani, bab.14, h.9, s.261
[2]- Kemalu’d-din, c.2, bab.57, h.10, s.557
[3]- Gaybet-i Numani, bab.18, h.1, s.310
[4]- Gaybet-i Numani, bab.14, h.67, s.289
Zuhurun vaktinin tayin edilmemesinin nedeni hakkında âlimler birçok delil zikir etmişler:
1) Müminler zuhurun ne zaman gerçekleşeceğini bilmiş olsalardı o vakti (kendi) aralarında yayarlardı. Düşmanda o vakitten haberdar olurdu, dolayısıyla ona karşı koymak ve ona karşı savaşmak için bütün güçleriyle hazırlık yaparlardı.
2) Allah u Teâlâ bekleyenlerin beklentilerini sürekli olmasını diliyor. Zira eğer zuhurun zamanı belli olmuş olsaydı sadece o dönemde müminler beklentiye gireceklerdi. Bu dönem dışında ise onun gelmesinden gafil kalıyorlardı.[6]
3) Gaybetin felsefesinden bir diğeri ise, Allah'ın kendi kullarını bununla imtihan etmesini dilemiştir.[7] Bu imtihanın gereği şudur ki, gaybetin ve zuhurun zamanı belli olmasın. Böylece gerçek mümin ile gerçek mümin olmayan kimseler birbirinden ayrılıp tanınsınlar. Bu nedenle bazı rivayetlerde şöyle denilmektedir: "gaybet döneminde bazı insanlar imamın varlığı hakkında şekke düşüyorlar". İnsanların bu şek ve şüphesine kaynaklık yapan şey, imamın zuhur edeceği zamanın belli olmayışıdır. Bu bakımdan zuhur meselesi ölüm meselesine benziyor.
4) Birçok rivayete göre zuhur meselesi "bed'a" meselelerindendir.[8] İleri ve geri alınabiliniyor. Bu nedenle zuhurun gerçekleşeceği zaman, belirlenmiş ve daha sonra bazı maslahatlara binaen tekrar ertelenmiş olsaydı insanlar, din ve imamların varlığı noktasında şekke düşüyorlardı.[9]
Bu aynen Hz. Musa'nin (a.s.) meselesi gibidir. Hz. Musa (a.s.) turi sina dağına çıkarken insanlara (bu yolculuğun) 30 gün olacağını haber vermişti, daha sonra 10 gün eklendi. 10 günün buna eklenmesiyle Samiri ve… Meselesi gerçekleşti ve birçok insan bu meseleden ötürü yoldan çıktı. İmam sadık (a.s.) bu kıssayı örnek vererek şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın (a.f.) zuhuru da bunun gibidir. Zuhurun zamanı tayin edilmiş ve daha sonra zuhuru ertelenmiş olsaydı insanlar din noktasında şüpheye düşeceklerdi. Bu nedenle Allah u Teâlâ zuhur için has bir zaman tayin etmemiştir".[10]
Rivayetlerde hazreti Mehdinin (a.f.) zuhuru için bazı alamet ve nişaneler beyan edilmiştir. Beyan edilmiş olan bu alamet ve nişanelerden bazıları kesin değil, bazıları da kesindir. Yemani'nin çıkışı, Süfyani'nin çıkışı, göksel nida (sesleniş), nefsi zekiye'nin öldürülmesi ve hasfu'l-beyda (olayı gibi alametler)[11], kesin olan alamet ve nişanelerdendir.[12]
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "imam zamanın (a.f.) çıkışından 15 gün önce nefsi zekiye şehit edilecektir".[13] Yine şöyle buyuruyor: "imam-ı zamanın çıkacağı zamandan önce göksel münadi (çağırıcı) hazretin çıktığına (zuhuruna) dair seslenecektir. Onun bu sesini bütün insanlar duyacak türünden olup yer küresinin her tarafına yayılacaktır".[14]
Hakeza "Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. O gün insanlar, hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir" şeklinde olan ayetin tefsirinde şöyle buyuruyor: "imam zamanın çıkacağı gün göksel çağırıcı hazreti Mehdiyi (a.f.) (hem) onun kendi ismi (hem de) babasının ismiyle çağıracaktır. O hazretin çıktığına dair insanları müjdeleyecektir".[15]
Peygamberden (s.a.a.) nakil edilmiş bir rivayette; "ahir-i zamanın fitnesi ve o zamanda gerçekleşecek olaylara, Sufyaninin çıkışına ve hasf-i beyda'ya" işaret ediliyor ve rivayetin zımnında şöyle buyrulmaktadır: "sufyani, yabus vadisinden çıkar ve Dımışk Şehrine girecek, oradan; hazırladığı iki ordudan birisini, yağmacılık ve talan yapmak için Bağdada gönderecektir. İkinci orduyla kendisi Medinye gelecek, Medineyi harap ettikten sonra Mekke'ye gitmek için oraya doğru yönelecektir. Yolun yarısında "beyda" denilecek yerde yer ağzını açmış onları orada yutacaktır".[16]
İmam-ı zamanın çıkış alametlerinden sayılan bir diğer alamet'te Yemaninin çıkışıdır.[17]
[1] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Aser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 463; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 262.
[2] Age.
[3] Age.
[4] Müddessir, 9.
[5] Saduk, "ikmalu'd-din ve itmamu'n-nime" c. 2, s. 349, hadis 42.
[6] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 95, s. 159.
[7] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 206.
[8] Meclisi, "bihiru'l-envar", c. 51, s. 86
[9] Musevi İsfahani, Muhammed Taki, "Mikyalu'l-Mekarim fi fevaidi'd-dua lil-kaim (a.c)", c. 2, s. 338, el-babu's-samin fi teklifi'l-ibad bi'n-nisbeti ileyh.
[10] Şeyh-i Tusi, "el-gaybe", s. 262.
[11] Bayda medineden mekkeye giderken o gözergahda bir yerin ismidir. Hasf yutma anlamındadır. Süfyanın ordusu burada yutulacağı için "hasfu'l-beyda" denilmiştir.
[12] Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 1; Tusi, "el-Gaybe", s. 267; "muntahabu'd-durre", s. 455, hadis no: 5, s. 442, hadis no: 16.
[13] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", baskı 3, merkez-i naşr-i Tahran, s. 456, hadis no: 13, ve s. 439, hadis no: 1 ve 2; Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 271; Saduk, "kemalu'd-din", c. 2, s. 649, hadis no: 2.
[14] Şeyh-i Tusi, "el-Gaybe", s. 111.
[15] Safi Gülpaygani, Lutfüllah, "muntahabu'l-Eser", s. 447, hadis no: 2.
[16] Age. s. 456, hadis no: 9 ve 11.
[17] Tusi, "el-Gaybe" s. 267.
EmoticonEmoticon