Cihad ve Türk Ordusu
1) Sözle yapılan cihâd: “kâfirlere boyun eğme ve Kur’an ile onlara karşı büyük cihadda bulun” âyeti bunun delilidir. Kur’an’ı ve ahkâmını öğrenmek, öğretmek ve İslâmı herkese anlatmak bu tür bir cihaddır.
2) Îman edip sâlih ameller işleyerek, kendini günah olan söz, fiil ve davranışlardan alıkoyarak nefis ile cihad: “Kim (nefsiyle) cihâd ederse o ancak kendisi için cihâd etmiş olur.” âyeti bunun delilidir.
3) Mal ve can ile Allah yolunda cihâd: Bu, İslâm’a ve Müslümanlara saldıranlara karşı malı ve canı ile fiilen savaşmak şeklinde olur. “Gerek hafif gerekse ağır (silahlarla) hep birlikte savaşa çıkın. Mallarınızla ve canlarınızla Allah yoluna cihâd edin..” âyeti bunun delilidir. İslâm; savaşı ancak saldırı olunca müdafa olarak meşrû görür.
Peygamber (s.a.v) “müşriklerle elinizle ve dillerinizle cihâd edin” , “Mücâhid nefsiyle savaşandır” hadisleriyle sözlü, fiili ve nefisle yapılan cihada işaret etmiştir.
O halde bir Müslüman, dininin emir ve yasaklarını öğrenip ona göre yaşamakla, öğrendiklerini başkalarına öğretmekle, iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla, İslâm'ı tebliğe çalışmakla ve gerek nefsine ve gerekse dış düşmanlara karşı mücadele vermekle hep cihad etmiş olmaktadır.
Görüldüğü gibi İslâm, "cihad"ı savaştan ibaret görerek dar kalıplara sıkıştırmamış, sınır ve boyutlarını çok geniş tutmuştur. İlahî gerçekleri insanlara anlatmayı, bu uğurda çile çekmeyi, yeri geldiğinde zalimin yüzüne haksızlığını açıkça dile getirmeyi de cihad saymıştır. Öte yandan ilmen insanlara faydalı olmayı; mal ile Allah'ın dinine destek sağlamayı; hakkı, iyiliği ve güzelliği tavsiye etmeyi İslâm'ın en üstün ibadetlerinin başında gelen cihadın şümûlüne almıştır. Böylece hiç kimsenin bir bahaneyle bu faziletten mahrum kalmamasını sağlamıştır.
Cihadla ilgili âyet ve hadislere bakıldığında, cihad kelimesiyle amaçlananın, sadece savaş olmadığı, aksine bunların pek çoğunda cihadla kastedilenin hayatın her safhasıyla ilgili iyilikleri gerçekleştirmek için gayret etme, çalışma ve kötülüklerle mücadele olduğu görülecektir.
Ayetlerde cihad kavramı
Şüphesiz günümüz açısından cihadın en önemli şekli, İslam’ı insanlara doğru bir şekilde ulaştırmaktır. İnanıp inanmamak, kabul edip etmemek kişilerin kendilerinin bileceği bir şeydir. Kur’an-ı Kerim’de tebliğden ve imandan söz eden âyetlerden bu husus apaçık anlaşılmaktadır.
يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ
“Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara karşı çetin ol...” anlamındaki âyette Peygambere emredilen münafıklarla savaş, "kıtâl" anlamında savaş değildir. Âyetteki cihâd kavramı; münafıklarla hak uğrunda dil ile mücadele etmek, İslam gerçeği ile ilgili delilleri anlatmak, fitne ve fesatlarına engel olmak anlamındadır.
Furkân suresinin, فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا Öyleyse kafirlere itaat etme, onlara karşı Kur’an’la büyük bir cihad yap!” bu âyetinde kâfirlere karşı Kur’an’la büyük bir cihadın yapılmasının emredilmesi , cihadın özellikle fikrî boyutuna vurgu yapmaktadır. Demek ki asıl büyük cihad, fikrî planda yapılacak olan cihaddır. Allah’ın rızasını kazanmak için çalışanlara, ona ulaştıracak yolların gösterileceğini vadeden ayette gösterilen bu çabaların da cihad olarak nitelendirilmesi de çok dikkat çekicidir.
Cihâdın "harb, gazâ ve kıtâl" anlamında fiilî bir savaş şeklinde uygulanabilmesi için meşru bir savaşın olması gerekir. Savaş ise ancak saldırı olduğu zaman meşru olur.
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ
"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın…"
و قاتلوا المشركين كافة كما يقتلونكم كافة
"Sizinle top yekun savaştıkları gibi siz de müşriklerle top yekun savaşın" anlamındaki âyetler ve benzerleri bunun delilidir.
Hadislerde cihat anlayışı
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ
"Allah uğrunda hakkıyla cihat edin…" anlamındaki âyetlerde geçen "Allah yolunda cihâd" emri, hem İslam düşmanlarıyla meşru bir harp çıktığında savaş araç gereçleriyle fiilen savaşmayı hem İslam'ın hükümlerini bizzat uygulamayı, nefsi kötülüklerden ve haramlardan alıkoymayı, hem de İslam'ın bilinmesi, yücelmesi ve hükümlerinin uygulanması için gösterilen sözlü, ekonomik ve her türlü çabayı ifade eder.
Not; Bu konuda geniş bilgi için şu âyetlere de bakılabilir: Bakara, 2/190, 193,208, 218, 244; Nisâ, 4/76,84,90, 95,96,114; Enfâl, 8/39,74,61;Tevbe, 9/ 12, 36,73; Hac, 22/39-40; Hucûrât, 49/9-10; Tahrîm, 66/9;
المجاهد من جاهد نفسه "Mücâhid, nefsi ile mücadele eden kimsedir"
جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم
"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"
عن عائشة عنها قالت يا رسول الله نرى الجهاد افضل العمل افلا نجاهد قال لكن افضل الجهاد حج مبرور
"Hz. Aişe, ey Allah'ın elçisi! Biz amellerin en fazîletlisinin cihat olduğunu görüyoruz. Biz cihat yapmayalım mı? diye sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Cihâdın en fazîletlisi makbul bir hacdır" buyurur.
Şu hadis de anne-babaya hizmetin cihat olduğunu ifade etmektedir:
عن عبد الله ابن عمرو قال جاء رجل الى النبي يستأذنه في الجهاد فقال الك والدان قال نعم قال ففيهما فجاهد
Abdullah ibn Amr anlatıyor: Bir sahâbî Hz. Peygambere geldi ve ondan cihâda (savaşa) katılmak için izin istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona, "Annen-baban var mı" diye sordu, Adamın "evet" demesi üzerine, "Sen onlara hizmet ederek cihâd et" buyurdu.
فمن جاهدهم بيده فهو مؤمن و من جاهدهم بلسانه فهو مؤمن و من جاهدهم بقلبه فهو مؤمن و ليس وراء ذالك من الايمان حبة خردل
" … Kim, (emredilmedikleri şeyleri yapanlar ve yapmadıkları şeyleri söyleyenler ile) eliyle cihat ederse o mümindir, kim onlarla diliyle cihat ederse mümindir, kim onlarla kalbi ile cihat ederse mümindir, bunun dışında hardal tanesi kadar iman yoktur" anlamındaki hadis İslam'ı tebliğ etmenin, hakkı ve doğruyu söylemenin ve anlatmanın da en büyük cihat olduğunu ifade etmektedir:
يا ايها االناس لا تتمنوا لقاء العدوواسألوا الله العافية
"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, Allah'tan sağlık isteyiniz…" anlamındaki hadis ile barış teşvik edilmektedir, çünkü İslam'da barış, esastır. Savaş; ancak barış, huzur ve güveni sağlamak, fitne, fesat ve zulmü durdurmak; iman ve ibadet etme, dini anlatma, seyahat etme, mülk edinme ve benzeri temel hakların ihlalini; vatana, mala, cana, ırza ve mukaddes değerlere yapılan saldırıları önlemek ve yok etmek için en son çare olarak meşru olur.
امرت ان اقاتل الناس حتى يشهدوا ان لا اله الا الله و ان محمدا عبده و رسوله
"Ben, Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir diye şahadet edilinceye kadar savaşmakla emrolundum" anlamındaki hadisler ve benzerleri, Müslümanlara hayat hakkı tanımayan, onlara saldıran ve savaş açan müşriklerle ilgilidir. Bu noktada müşriklerle müşrik olmayan fakat aynı konumda olan kafirler arasında da bir fark yoktur.
ان المؤمن يجاهد بسيفيه و لسانه "Mümin, kılıcı ve dili ile cihad eder"
من قاتل لتكون كلمة الله هي العليا فهو في سبيل الله
"Kim Allah'ın kelimesinin yücelmesi için savaşırsa o, Allah yolundadır"
جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم
"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"
Cihat Çeşitleri
1- Nefs`e Karşı Cihad
Şüphesiz en güç cihad, insanın nefsiyle ve nefsinin arzularına karşı yaptığı cihaddır. Müslüman, gerçek cihadı nefsine karşı verir. Nefsine karşı cihadı kazanamayan, düşmanın karşısına çıkmak için kendisinde güç ve cesaret bulamaz. Hz. Peygamber Tebük seferinden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu: " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" (Aclûnî, Keşful-Hafâ, I, 425). Bu hadisinde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak nitelendirmektedir. " Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2) hadîsi de aynı manayı ifade etmektedir.
Aynı meâlde başka hadis-i şerifler de vardır. Bütün bunlar bize, insanın nefsi ile, nefsinin boş ve mânâsız, hatta gayr-ı meşrû istekleri ile mücadele etmesinin cihad olarak değerlendirildığını göstermektedir.
2- Ilim Ile Cihad
Cihadın başka bir çeşidi de ilim ile yapılan cihaddır. Dünyadaki bütün kötülüklerin sebebi cehalettir. Hakka ulaşmak isteyen herkesin cehaletten kurtulması, ondan uzaklaşması gerekir.
Bilginin ortaya koyduğu delillerin gönüller üzerinde icra ettiği tesiri silâh gücü ile temin etmek mümkün değildir. Onun için şöyle buyurulmuştur:
"Ey Muhammed! Insanları Rabbi`nin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. " (en-Nahl 16/125).
Temeli ilim yoluyla tebliğ ve davete dayanan İslâmiyette, bu tebliğ faaliyetinin adı "ilim ile cihad"dır. Bu usûle "Kuran ile cihad" da denilir. En güzel mücadele şekli Kuranın mücadele şeklidir. Bunun için Cenâb-ı Hak:"Sen kâfirlere uyma, uyanlara karşı Kuran ile büyük bir cihadla cihad et" (el-Furkan, 25/52) buyurmuştur. Ayet-i kerimede Kuran ile cihadın "büyük cihad" olarak belirtilmesi, Kuran`ın ilim ile cihad konusuna ne kadar önem verdiği göstermektedir. Hak ve hakikatı, en tehlikeli zamanda bile, hiç bir şeyden korkmadan ve çekinmeden olduğu gibi söylemek de bir çeşit cihaddır. Rasûlullah (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Zalim bir hükümdar karşısında hak ve adaleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır. " (Ibn Mâce, Fiten, 4011)
3- Mal Ile Cihad
Mal ile cihad, Allah Teâla`nın insana ihsan etmiş bulunduğu mal ve servetin yine Allah (c.c.) yolunda harcanması demektir.
Bilindiği gibi dünyada her iş para ile yapılmaktadır. Hakkın korunması ve zafere ulaşılması da yine paraya bağlıdır. Bunun için mal ile cihadın önemi büyüktür. Müslümanların, İslâm`ın yücelmesi hakkın muzaffer olması için her türlü mal, servet ve paralarını bu yolda fedâ etmeleri mal ile cihaddır.
Hz. Peygamberin, mal ile cihad hususundaki teşvik edici sözleri ashabı kiramı harekete geçirmiş ve kendileri yoksulluk içinde sıkıntılı bir hayat geçirirken, mal ile cihad farızasını edâ edebilmek için elde avuçta ne varsa getirip Rasûlullaha vermişlerdir. Bu konuda Kuran-ı Kerîmde de pek çok ayeti kerîme vardır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:
"Iman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden, (mücâhidlere) yer veren ve yardım edenlerin hepsi birbirinin vekilıdır. " (el-Enfal, 8/72).
"...Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşın. Bilseniz bu sizin hakkınızda ne kadar hayırlıdır. " (et-Tevbe, 9/41).
"Allah, mallarıyla, canlarıyla mücadele edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. " (en-Nisâ, 4/95).
4- Savaşarak Cihad Yapmak
Cihad, müslümanlara farzdır. Her müslümanın nefsi ile, ilim ve malı ile sürekli cihad yapması, böylece dinin korunması, Hakkın galip kılınması için çalışması gerekir. Bazen "Ilây-ı kelimetullah" yani Allah adının yüceltilmesi dinin korunup yayılması içinde elde silâh düşmanla savaşmak icab edebilir. Bu en büyük cihaddır ve müslümanlara farzdır. Hattâ cihad denildiği zaman ilk akla gelen husus, düşmanla sıcak savaşa girmektir.
"Sizinle savaşanlarla; Allah yolunda siz de savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın." (el-Bakara, 2/190)
Adını İslam Peygamberinden alan ordunun neferi Mehmetçik şehit düştükçe onlar, şöyle sevinmişler:
"Bir sürü T.C. uşağını gebertmişler… Ohh iyi yapmışlar ölsün kafirler… Şimdi hemen şehit derler…"
Bu cümleleri kuranların kadın olması bir yana, dinin rivayet ve aracılıkla getirildiği hale bakar mısınız?
İnsan kahroluyor, manzaramız bataklık…
Tıpkı Hz. Muhammed’in peygamberlikle görevlendirildiği dönemde olduğu gibi...
O dönem de insanlar namaz kılıyor, oruç tutuyor, kurban kesiyor ve Kabe’yi tavaf ediyor, hatta “biz İbrahim’in dinindeniz” diyorlardı ama şirke ve küfre bulanmış halleri, uyarılmalarına neden oluyordu.
Bugün de namaz kılan, oruç tutan, kurban kesen, hacca giden ve İbrahim’in dininden bir toplumda yaşıyor olmamıza rağmen durumumuz o cahiliye döneminden farksız.
Bu hastalıklı halimiz, başımıza daha ne işler açacak bilemiyorum ama bugün barış ve huzur dini İslam’a dair bütün önemli kavramların içini boşalttık.
Bu durumun bize nasıl bir felaket yaşattığı da ortada…
Kur’an ve Kur’an’ı yaşayan peygamberi örnek almak yerine ne idiği belirsiz din tacirlerince esasları belirlenen sapkın inanç ve bu inancın esiri olmuş milyonlar…
Adına hoca, hacı, şeyh, emir dediğimiz, “oku” desen okuyamayan, “anlat” desen anlatamayan cahillerin içini boşalttığı kavramlardan birisi de Cihad…
Arapçada “güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak” manasındaki “cehd” kökünden türeyen cihad kelimesi, İslâmî literatürde “dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, fedakârlık yapmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslâm’ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek” için kullanılır.
Cihad ile ilgili Allah’ın kitabında sayısız ayet var. Bu ayetlerden şu gerçeği algılıyabilirsiniz:
İslam’da cihad insan öldürmek için değil, insanı yaşatmak için yapılır…
Üstelik en büyük cihad, Kur’an ayetleriyle yapılan mücadele (Furkan 52) olarak tanımlanıyor.
Evet, Kur’an’da öldürmek anlamında da kullanılmış cihad kelimesi. Ama nasıl?
Eğer düşman size savaş açmış ise… Eğer düşman sizi yurdunuzdan çıkarıyorsa o zaman cihad farz (Bakara Suresi 190-195).
Ama Allah bunu da kurala bağlamış. İlk vuran sen olmayacaksın ve bu savaş savunma amaçlı olacak ve de aşırıya gitmeyeceksin.
Tüm bunlarla birlikte;
Yüce Allah, kitabında haksız yere bir insan öldürmeyi bütün insanlığı öldürmekle eş tutmuş. Yine bir insanı yaşatmayı da bütün insanlığı yaşatmakla…
Yani demek ki Kur’an’a göre bir adem bir alemmiş.
Allah’ın kitabında yaratıcıya iftira atanlardan da en zalimler olarak bahsedildiğini (Hud 18) hatırlatarak, gelelim meselenin özüne;
Şimdi bir kişi yetim için mücadele veriyorsa, şehit çocukları için faaliyet yürütüyorsa, ilimle uğraşıyorsa, fakir çocuklarını, kız çocuklarını okutmanın mücadelesini veriyorsa, bir yere okul, hastane, yol yaptırıyorsa bunun adına cihat denir…
Eğer bu devlet; toplumun huzurunu sağlamak için asker, polis yetiştiriyor, karakol açıyorsa,
Eğer bu devlet, tıp fakülteleri açıp, hekim, hemşire yetiştiriyor, hastane ve sağlık merkezleri inşa ediyorsa,
Eğer bu devlet, köylere ve şehirlere yol açıyorsa, altyapı hizmeti götürüyorsa,
Eğer bu devlet, savcı ve hâkim yetiştiriyor, mahkemeler kurup adaleti tesis edebiliyorsa,
Eğer bu devlet, öğretmen yetiştiriyor ve okullar açıyorsa, eğitim projeleri yapıyorsa,
Eğer bu devlet, hırsızla, arsızla, yolsuzla amansız bir mücadele yürütüyorsa,
Hepsinden önemlisi bu devletin güvenlik güçleri; içerde veya dışarda nerede olursa olsun teröre karşı çetin bir mücadele yürütüyorsa,
Kişi veya devlet eliyle bunların tümü için harcanan emeğe ve yapılan fedakârlığa tek kelimeyle “Cihat” denir…
Bu uğurda can verenlere de “şehit” denir, şehit…
Bu mücadeleyi sekteye uğratanların, önüne geçenlerin durumunu da varın siz yorumlayın…