July 02, 2017

İsrail Kanlı Tarihi - İsrail Nasıl Kuruldu

Kısaca İsrail Kanlı Tarihi

Yahudiler 19. yüzyılın ikinci yarısında devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev’ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere’de görülür. 1848’de İngiliz hükumeti bir genelgeyle Filistin’deki konsoloslarını, Yahudilerin himayesine verdi. 1870’te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere’den Rusya’ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için birçok çalışmalarda bulundu. Herzl, İngiltere gibi güçlü bir devleti arkasına alarak, gayesine ulaşma çabasındaydı. Siyonistler, devlet olabilmeleri için bir tarım sınıfına ihtiyaçları olduğunu farkettiler, bununla birlikte Avrupa Yahudilerinin neredeyse tamamı ticaretle uğraşıyordu, Rusya’da ise tarımla uğraşan Yahudiler mevcuttu. Bu dönemde Rusya’da Yahudilere karşı -özellikle çiftçi Yahudileri içeren- pogromlar ismiyle bilinen bir dizi katliam yaşandı. Katliamlara maruz çiftçi Yahudilere, Siyonistler tarafından ülkeyi terk edip Filistin’e yerleşmeleri teklifi yapıldı. 1870 yılından itibaren çiftçi Yahudiler Filistin toprakları üzerinde tarımsal yerleşme merkezleri kurmaya başladılar. Bununla birlikte, Rusya’yı terkeden Yahudilerin birçoğu Avrupa’ya göçtü. 1870-96 yılları arasında Eretz Israel’de on yedi tarım kolonisi kuruldu.

Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de İngiltere dış işleri bakanı Arthur Balfour’un girişimiyle Balfour Deklerasyonu süreci başlatıldı. Milletler Cemiyeti 1920 yılında, Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı.

       Bundan sonraki yıllarda Siyonistler dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan Yahudi topluluklarını -devlet kurabilmek için etkili bir nüfus oluşturmak gayesiyle- Filistin’e göçmeleri için ikna etme çabalarına girişti. Nazi Almanyası’nın 1930’lardan 1940’ların ortalarına kadar Yahudilere soykırım uygulamaya başlamasıyla Filistin’e büyük bir Yahudi göçü başladı. Filistin’deki Araplar bu göçe karşı koyduklarından İngiltere, Yahudi göçlerinin durdurulmasına karar verdi. Bunun üzerine Sion’a bağlı Askeri Yahudi Teşkilatı Hagana, Filistin’e göç konusunda İngiltere’nin aldığı bu kısıtlayıcı kararı protesto amacıyla silahlı terör eylemlerine girişti. Filistin yönetimi Nazi liderliği ile işbirliğine girişti. Bu amaçla Kudüs müftüsü Almanya’ya birçok ziyarette bulundu.

       Filistin’e de gizli Yahudi göçleri düzenlenmeye başlandı. II. Dünya Harbi’nin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı. İngiltere daha sonra Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler’e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947’de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. İsrail-Filistin Savaşı başladı.

       14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler.

      1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs’ün ise Eski Şehir’in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. İsrail’in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir.



Ülkemizde sevilmeyen ülke siyonizm yatağı, müslümanların düşmanı, Filistin sorunun mimari İsrail devleti kurucusu David Ben Gurion (1886-1970) İsrail'in kurucusu babasıdır.

Israil'in kurulmasını sağlayan bu adam
1886 da Polonya'da doğmuş, Avrupa'daki köklü yahudi karşıtlığının farkına varan David Ben Gurion kendini siyonist hareketin saflarında bulmuş, Avrupa'da rahat edemeyeceklerini anlayarak, kendine rahat bir yer aramış, ülke kurmak için 1906 da o günlerde Osmanlı toprağın üstünde Filistin'de soluğu almıştır. Tarım işçisi olarak.Burada çalışmaya başlayan David Ben Gurion, siyonist felsefenin ilkeleri hayata geçirmeye çalışınca bölgedeki Osmanlı valisi Kemalpaşa, aşırı sosyalist cumhuriyetçi görüşlerini öne sürerek David Ben Gurion'u Kahire'ye sürdü. Ardından Gurion kendini siyonizm davası adamıştır ve soluğu New York'ta almıştır.



Bu sırada birinci dünya savaşı çıkmış ve bitmiş, Filistin artık İngilizlerden soruluyordu.Milletler cemiyetinin bir yahudi devleti kurulması için yeşil ışık yaktı.Ardından David Ben Gurion, İngiltere'nin kontrolündeki Filistin'e döndü.Bu sırada Avrupa'daki Yahudi karşıtlığı şaha kalkmış, Yahudi göçmenler tası tarağı yoplayıp Filistin'e giiyordu. Filistin'deki Araplar, hem İngilizlere hem de Yahudilere karşı ufaktan saldırılara başlamıştı. Onların hedefide Filistin devleti kurmaktı.
David Ben Gurion'un siyonist hareketi Arapları kabul etmiyor sadece kendilerinin hayatta kalabilmesi için bağımsız bir devlet kurulması istiyorlardı. David Ben Gurion ilk başta uyumlu olarak hareket etse de en azından bir gölge ordu korumaları gerektiğinin bilincine varıp bu hareketleri hızlandırmıştır.



Tam bunlar olurken ikinci dünya savaşı patlamış, Yahudiler NAZİ'ler tarafından gaz odalarına tıkılıyor, yahudileri hiçbir devlet NAZİ korkusundan kabul etmiyordu.İngilizlerde Yahudilerin Filistin'e gelmelerini istemiyordu. David Ben Gurion oldukça ince bir stratejiyi hayata geçirdi ve Filistin'deki binlerce gencin NAZİ'lere karşı İngiliz saflarında savaşmaya gönderirken, İngilizlerin engellemesine karşın Avrupa'daki Yahudilerin gizlice Filistin topraklarına taşınması için yer altı teşkilatı kurmuştu. İngilizler, Nazilerden kaçan ve Filistin'e ulaşmaya çalışan yahudileri her şekilde engellemeye, dikenli tellerle sarılı kamplarda tutmaya çalıştıkça, dünya kamuoyunun Yahudilerin Filistin'e sevdasına dönük katı tutumunda yumuşamaya başladı.



1886 da Polonya'da doğmuş, Avrupa'daki köklü yahudi karşıtlığının farkına varan David Ben Gurion kendini siyonist hareketin saflarında bulmuş, Avrupa'da rahat edemeyeceklerini, kendine rahat bir yer aramış, ülke kurmak için 1906 da o günlerde Osmanlı toprağın üstünde Filistin'de soluğu almıştır tarım işçisi olarak.Burada çalışmaya başlayan David Ben Gurion, siyonist felsefenin ilkeleri hayata geçirmeye çalışınca bölgedeki Osmanlı valisi Kemalpaşa aşırı sosyalist cumhuriyeti görüşlerini öne sürerek David Ben Gurion'u Kahire'ye sürdü.Bir süre sonra siyonizm davası adamıştır kendini ve soluğu New York'ta almıştır.



1947 de birleşmiş milletler savaş sonrasında süper güç statüsünü Amerika'ya devretmek zorunda kalan İngilizlerin boşaltmaya hazırlandığı Filistin'de bir Arap bir Yahudi devleti kurulmasını ışık yaktı. Bu kaos ortamında David Ben Gurion 1948 de bağımsız İsrail devleti kurduğunu ilan etti ve kendisini de başbakan atadı. Bağımsızlık ilanından birkaç saat geçmişti ki Araplar bölgesindeki Filistinlilerle birleşerek İsrail devletinin işgal etti. Ortalık karıştı. İki millet arasındaki bu resmi ilk savaşta Yahudi nüfusunun yüzde biri ve binlerce Arap ölmüş, yarım milyondan fazla Filistinli yerinden yurdundan olmuştur. Artık dünyanın yepyeni bir sorunu vardı Filistin sorunu...

Takip eden iki yıl boyunca taraflar arasında ufak tefek sabah çarpışmalar yaşanmış,David Ben Gurion otoritesini sağlamlaştırmıştır. 1949-1956 yıllar arası Arap devletleri ve İsrail arasında karşılıklı meydan okumalar ufak tefek çatışmalarla geçti. 1956'da David Ben Gurion Mısır'da askeri bir hareketlenme olduğunu fark etti. Mısır'ın ihtiraslı ateşli Arap milliyetçisi Cemal Abdülnasır, Sina yarımadasını işgal ederek ortamı dahada gerdi. Bu durum İngiliz ve Fransızların Mısır'ı hedef alan saldırını izledi. 1967 de ki 6 gün savaşlarında Arapları hezimete uğratmaları sonucu toprak kazanan ve zaferle kabaran İsraillilerin kutsal mekanlara dönük hevesleri kesinleşti. İsrail'in kurucu babası David Ben Gurion son birkez daha sesini yükseltti."Kudüs'ü böldürmeyin ama yeni kazandığımız topraklara da çok iştahanmayın barış karşılığında onları geri vermeniz gerekebilir" demiştir.İsrail'in yaşadığı muzaffer havası 1973 teki Ekim savaş ile tersine dönmüş, gerçeğin tokadı üzerinde patlamasıyla İsrail, ağır kayıplar alırken savaştan birkaç hafta sonra David Ben Gurion ölmüştür.
Yahudilerin ve destekçilerinin gözünden bakarsan



David Ben Gurion'un tüm hayatını İsrail'i dini metinler dayalı kehanetler, milliyetçilik, sosyalizme dayalı model ve demokratik ulus olarak ayağa kaldırmayı hedeflediği söylenebilir.Ancak 1948 yılından bu zamana kadar yaşananların David Ben Gurion ve hayalleriyle pek örtüştüğü söylenemez.Belki istememiş ama Ağustos'ta kurduğu devlet dünyaya vahşet ve savaş vermiştir. İnsanlığın Filistin'de öldüğünü görmek hala mümkündür.

David Ben Gurion 1911-1912 yılında İstanbul üniversitesi hukuk fakültesinde okumuş ve çok iyi derecede Türkçe bilmektedir. David Ben Gurion her ne kadar bağımsızlık mücadelesinin ateşli taraftarı olsada görünsede aşırı sağcı yahudi çetelerinin gerçekleştiği terör eylemlerini kınamış fakat daha sonradan bu adamlara yardım ettiği anlaşılmıştır. Başta MOSSAD olmak üzere düşmanlara korku salan tüm savunma ve istihbarat kurumlarının arkasındaki isim olmuştur.

David Ben Gurion bir keresinde Türkiye-İsrail ilişkilerini 2 cümle ile  özetlenmiştir. "Türkiye bize metres gibi davranıyor, halbu ki biz evlendik. Evliliğimizi bir türlü açıklamıyor"Gerçekten de iki ülke arasında ilişkiler başlangıçta gizli kapaklı yürütülmüştür.Öyle ki David Ben Gurion Temmuz 1958 de yaptığı Türkiye ziyareti casusluk filmlerine konu olacak cinstendir.İsrail başbakanı Ankara'ya acil iniş yapan İsrail yolcu uçağının hasta yolcusu olarak ambulansa alınır, oradan da kendisini bekleyen başbakan Adnan Menderes ile görüşmek üzere götürülür. 

Artikel Terkait


EmoticonEmoticon