Türkiye dâhil Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde büyük miktarlarda tatlı su kaybı saptandı. son olarak geçen hafta İran, IKBY topraklarına akan suyu kesmişti. IKBY ise, kesintinin devam etmesi halinde, kendilerinin de Irak'ın orta kesimine giden suyu kesmek zorunda kalabileceklerini açıkladı.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın 2003-2010 yıllarına ait uydu görüntüleri Ortadoğu'da büyük miktarda içme suyu kaybı olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta Dicle ve Fırat nehirleri havzalarının bulunduğu bölgede su rezervlerinde 144 kilometreküplük azalma tespit etti. Tatlı su depolarındaki toplam kaybın Lut Gölü büyüklüğünde olduğu belirtildi.
Sonuçları Amerikan Jeofizik Birliği'nin "Water Resources Resarch" adlı bilim dergisinde cuma günü yayımlanacak olan araştırmada, Hindistan'ın kuzeyi ve etrafında 2002-2008 arasında kaydedilen tatlı su kaybından sonra bunun bölgedeki ikinci büyük su kaybı olduğuna dikkat çekildi. NASA, 2007'de yaşanan kuraklık, su kaynaklarının kötü kullanımı, nüfus artışı sonucu su ihtiyacının artmasının bu sonuca yol açtığını kaydediyor.
NASA'nın araştırması Ortadoğu'da içme suyunun azaldığı ve gelecekte bazı ülkelerin su sıkıntısı çekeceği kaygılarını haklı çıkarıyor. Dünya Bankası da Doha'da düzenlenen iklim zirvesinde, gelecek yıllarda Ortadoğu ile Kuzey Afrika'nın bazı bölgelerinde su eksikliğinin başlıca sorun haline gelebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.
Çeşitli istihbarat birimleri, su kaynakları üzerindeki anlaşmazlıkların önümüzdeki 10 yıl içerisinde savaşların en temel sebeplerinden biri olacağı öngörüsünde birleşiyor. Özellikle 2022 yılından sonra Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde, su kaynaklarına erişim yolları üzerindeki denetimin savaş sırasında bir silah niteliği kazanacağı ve terörizm araçlarından biri haline geleceği tahmin ediliyo
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: 'Herhalde savaşı ben kazanacağım.' der." [Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29, (2894); Ebu Davud, Melahim 13, (4313, 4314); Tirmizî, Cennet 26, (2572, 2573)]
1. Hadisin Buhârî'de gelen bir veçhinde: "...Kim o hadiseye hazır olursa, ondan hiçbir şey almasın." ibaresi ziyadedir. İbnu Hacer, "Ondan hiçbir şey almasın" ifadesinden hareketle, ortaya çıkacak bu altının dinar (şeklinde madrub para) altın kalıpları veya altın tozu şeklinde olabileceğini, hepsinin caiz olduğunu söyler.
2. Bir rivayette altından dağ, bir başka rivayette "altundan hazine (kenz)" ifadesi kullanılmıştır. Dağla çokluk kinaye edildiği belirtilmiştir.
3. İbnu't-Tin bu hazineden almanın yasaklanmasını, "o hazinenin bütün Müslümanlara ait olmasındandır. Öyleyse kişi ondan sadece kendi hakkını alabilir." diye açıklar ve devamla:"Kim ondan alır, malını çoğaltırsa, faydasız olduğu için pişman olur, altundan bir dağ ortaya çıksa, altın değerini kaybedeceği için, bu istenmez" der.
İbnu Hacer, bu yorumu muvafık bulmaz: "Onun söylediği, hadiste açık değil, açık olan husus şudur: Ondan alınması, fitne çıkacağı üzerine savaşılacağı için yasaklanmıştır." der. Şu ihtimale de yer verir: "Ondan almanın nehyedilişindeki hikmet, ona ihtiyacın kalmadığı veya pek az olduğu bir vakitte ortaya çıkmış olmasıdır." İbnu Hacer, önceki ihtimalin galib olduğunu söyler ve buna, hadisin Müslim'de geçen ve Teysir'de esas alınmış olan (kaydettiğimiz) veçhini delil gösterir. Ayrıca Müslim'de geçen şu mealdeki rivayetle de bu görüşünü te'yid eder:
"...Fırat nehrinin, altından bir dağ üzerinden açılacağı zaman yakındır. İnsanlar bunu işitince oraya yürürler. Nehrin yanındakiler: "Biz insanları bırakacak olursak, ondan alıp tamamını götürecekler" derler."
Resulullah devamla buyurdu ki:
"Bunun üzerine onun için savaşa girişirler. Her yüz kişiden doksan dokuz tanesi öldürülür."
İbnu Hacer: "Bu da gösteriyor ki, İbnu Tîn'in tahayyül ettiği sebep batıldır. Yasağın sebebi, ondan almanın getireceği neticedir: Savaş..." Bu hadisenin toplanma (mahşer) için ateşin çıkması sırasında vukuuna da bir mani yoktur. Lakin bu, ondan almayı nehyetmek için bir sebep olamaz. İbnu Mace, Sevban'dan şu hadisi merfu olarak tahric etmiştir: "Hazinenizin yanında üç (grup) savaşır. Her biri de bir halife oğludur..." İbnu Mace hadisi Mehdi ile ilgili bir babta kaydetmiştir. Eğer burada geçen hazineden murad, sadedinde olduğumuz hadiste geçen hazine ise, bu durum, yani nehrin altında olması hadisesi, Mehdi'nin zuhuru zamanında meydana gelecektir. Bu ise, kesinlikle, Hz. İsa (as)'ın inmesinden önce ve de ateşin çıkmasından öncedir.
Bugüne dek Fırat'ın başında dünya kadar katliamlar meydana geldi. Yakın tarihten başlayacak olursak, Fırat'a yakın yerde Irak ve İran katliamı oldu. 1958'de yine Fırat'a yakın bir yerde çok ciddî kıyım yapılarak Allah Resûlü'nün torunları katledildi.. Ancak, yukarıdaki hadisten, bu iki hadiseyi çıkarmak uygun olmasa gerek. Belki, daha sonra olması muhtemel bazı hadiselere işaret aramak daha uygun olur. Mesela:
Fırat'ın suyu, altın değerinde olacak bir devreye, mecaz yoluyla bir işaret olabileceği gibi yapılacak barajlardan elde edilecek gelirlere de "altın" sözüyle işaret olabilir. Ayrıca, Fırat'ın suyu tamamen çekilerek, altında çok büyük altın ve petrol yataklarının çıkacağı da bildirilmiş olabilir. Ayrıca toprak çökmeleri neticesinde böyle bir maddenin de bulunması mümkündür. Fakat ne olursa olsun o bölgenin, İslam âleminin bünyesinde, bir dinamit gibi, potansiyel bir tehlike olduğunun anlatılmasında şüphe yoktur. Bunlar bugün zuhûr etmiş şeyler değil; ileride zuhur edecek hadiselerdir.. ve o günleri gören insanlar, Allah Resûlü'ne bir kere daha bütün kalpleriyle "sadakte: doğru söyledin" diyecek ve imanlarını yenileyeceklerdir.
İRAN İLE IRAK ARASINDA KRİZ BAŞLADI
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Tarım ve Su Kaynakları Bakanı Abdussettar Mecid, İran'ın 'Küçük Zap Suyu'nu' tamamen kesmeye devam etmesi halinde kendilerinin de 'Irak'ın orta kesimlerine giden suyu kesmek zorunda kalabilecekleri' uyarısında bulundu.
Mecid, IKBY'nin Erbil kentinde düzenlediği basın toplantısında, Ramazan Bayramı'nın 1'inci gününde İran'ın ani bir şekilde Küçük Zap Suyu'nu tamamen kesmesi üzerine yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dokan Barajı ciddi tehlikeyle karı karşıya
Bu durumdan başta Süleymaniye'ye bağlı Keladize ilçesi sakinleri olmak üzere birçok kişinin olumsuz etkilendiğini kaydeden Mecid, "kaynağının yüzde 60'ını Küçük Zap Suyu'ndan temin eden Dokan Barajı'nın da ciddi tehlikeyle karşı karşıya olduğunu" ifade etti
İran'ın suyu kesmesinden Süleymaniye'nin ardından Kerkük kentinin de zarar görmeye başladığına işaret eden Mecid, mevcut durumun devam etmesi halinde atacakları adımlara ilişkin şunları söyledi:
"Halkımızı susuz bırakamayız. Bu nedenle İran'dan gelen suyu muhafaza edip, ihtiyaçların karşılanması için bizim de suyu kesmemiz lazım. Çünkü başka çaremiz yok. Irak'a (ortak ve güney kesimlerine) akan suyu kesme konusunda hevesli değiliz. Ancak kendi içme suyumuz ve diğer ihtiyaçlar için bunu yapmak zorundayız. Suya muhtaç tek bir vatandaşımız olduğu sürece suyun akıp gitmesine müsaade edemeyiz."
'Müslümanlara yakışmayan bir davranış'
"Küçük Zap Suyu'ndan en çok faydalanan Irak merkezi hükümetidir." diyen Mecid, kesintinin devamından da en fazla Bağdat yönetiminin zarar göreceğini ifade etti.
Mecid, "Şu an tüm dünyada suyun kesilmesi değil açılması gereken bir mevsim. İşin bir diğer kötü yanı da suyun Ramazan Bayramı'nda kesilmiş olması. Bu, Müslümanlara yakışmayan bir davranış." ifadelerini kullandı.
IKBY Tarım ve Su Kaynakları Bakanı, kaygılarını IKBY'nin Tahran'daki temsilciliği ile İran'ın Erbil Başkonsolosluğu aracılığıyla İran'a iletiklerini ve sorunun en kısa sürede çözülmesini istediklerini aktardı
IKBY'li yetkililer, Ramazan Bayramı'nın birinci günü Küçük Zap Suyu'nun İran tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden kesildiğini duyurmuştu. Bu gelişmenin ardından su üzerindeki balık çiftlikleri büyük zarar görmüştü.
İranlı yetkililer tarafından şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmazken, Tahran yönetiminin "inşası yaklaşık 10 yıl süren Serdeşt kentindeki barajın dolması için suyu kestiği" ifade ediliyor.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'nın 2003-2010 yıllarına ait uydu görüntüleri Ortadoğu'da büyük miktarda içme suyu kaybı olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta Dicle ve Fırat nehirleri havzalarının bulunduğu bölgede su rezervlerinde 144 kilometreküplük azalma tespit etti. Tatlı su depolarındaki toplam kaybın Lut Gölü büyüklüğünde olduğu belirtildi.
Sonuçları Amerikan Jeofizik Birliği'nin "Water Resources Resarch" adlı bilim dergisinde cuma günü yayımlanacak olan araştırmada, Hindistan'ın kuzeyi ve etrafında 2002-2008 arasında kaydedilen tatlı su kaybından sonra bunun bölgedeki ikinci büyük su kaybı olduğuna dikkat çekildi. NASA, 2007'de yaşanan kuraklık, su kaynaklarının kötü kullanımı, nüfus artışı sonucu su ihtiyacının artmasının bu sonuca yol açtığını kaydediyor.
NASA'nın araştırması Ortadoğu'da içme suyunun azaldığı ve gelecekte bazı ülkelerin su sıkıntısı çekeceği kaygılarını haklı çıkarıyor. Dünya Bankası da Doha'da düzenlenen iklim zirvesinde, gelecek yıllarda Ortadoğu ile Kuzey Afrika'nın bazı bölgelerinde su eksikliğinin başlıca sorun haline gelebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.
Çeşitli istihbarat birimleri, su kaynakları üzerindeki anlaşmazlıkların önümüzdeki 10 yıl içerisinde savaşların en temel sebeplerinden biri olacağı öngörüsünde birleşiyor. Özellikle 2022 yılından sonra Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde, su kaynaklarına erişim yolları üzerindeki denetimin savaş sırasında bir silah niteliği kazanacağı ve terörizm araçlarından biri haline geleceği tahmin ediliyo
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: 'Herhalde savaşı ben kazanacağım.' der." [Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29, (2894); Ebu Davud, Melahim 13, (4313, 4314); Tirmizî, Cennet 26, (2572, 2573)]
1. Hadisin Buhârî'de gelen bir veçhinde: "...Kim o hadiseye hazır olursa, ondan hiçbir şey almasın." ibaresi ziyadedir. İbnu Hacer, "Ondan hiçbir şey almasın" ifadesinden hareketle, ortaya çıkacak bu altının dinar (şeklinde madrub para) altın kalıpları veya altın tozu şeklinde olabileceğini, hepsinin caiz olduğunu söyler.
2. Bir rivayette altından dağ, bir başka rivayette "altundan hazine (kenz)" ifadesi kullanılmıştır. Dağla çokluk kinaye edildiği belirtilmiştir.
3. İbnu't-Tin bu hazineden almanın yasaklanmasını, "o hazinenin bütün Müslümanlara ait olmasındandır. Öyleyse kişi ondan sadece kendi hakkını alabilir." diye açıklar ve devamla:"Kim ondan alır, malını çoğaltırsa, faydasız olduğu için pişman olur, altundan bir dağ ortaya çıksa, altın değerini kaybedeceği için, bu istenmez" der.
İbnu Hacer, bu yorumu muvafık bulmaz: "Onun söylediği, hadiste açık değil, açık olan husus şudur: Ondan alınması, fitne çıkacağı üzerine savaşılacağı için yasaklanmıştır." der. Şu ihtimale de yer verir: "Ondan almanın nehyedilişindeki hikmet, ona ihtiyacın kalmadığı veya pek az olduğu bir vakitte ortaya çıkmış olmasıdır." İbnu Hacer, önceki ihtimalin galib olduğunu söyler ve buna, hadisin Müslim'de geçen ve Teysir'de esas alınmış olan (kaydettiğimiz) veçhini delil gösterir. Ayrıca Müslim'de geçen şu mealdeki rivayetle de bu görüşünü te'yid eder:
"...Fırat nehrinin, altından bir dağ üzerinden açılacağı zaman yakındır. İnsanlar bunu işitince oraya yürürler. Nehrin yanındakiler: "Biz insanları bırakacak olursak, ondan alıp tamamını götürecekler" derler."
Resulullah devamla buyurdu ki:
"Bunun üzerine onun için savaşa girişirler. Her yüz kişiden doksan dokuz tanesi öldürülür."
İbnu Hacer: "Bu da gösteriyor ki, İbnu Tîn'in tahayyül ettiği sebep batıldır. Yasağın sebebi, ondan almanın getireceği neticedir: Savaş..." Bu hadisenin toplanma (mahşer) için ateşin çıkması sırasında vukuuna da bir mani yoktur. Lakin bu, ondan almayı nehyetmek için bir sebep olamaz. İbnu Mace, Sevban'dan şu hadisi merfu olarak tahric etmiştir: "Hazinenizin yanında üç (grup) savaşır. Her biri de bir halife oğludur..." İbnu Mace hadisi Mehdi ile ilgili bir babta kaydetmiştir. Eğer burada geçen hazineden murad, sadedinde olduğumuz hadiste geçen hazine ise, bu durum, yani nehrin altında olması hadisesi, Mehdi'nin zuhuru zamanında meydana gelecektir. Bu ise, kesinlikle, Hz. İsa (as)'ın inmesinden önce ve de ateşin çıkmasından öncedir.
Bugüne dek Fırat'ın başında dünya kadar katliamlar meydana geldi. Yakın tarihten başlayacak olursak, Fırat'a yakın yerde Irak ve İran katliamı oldu. 1958'de yine Fırat'a yakın bir yerde çok ciddî kıyım yapılarak Allah Resûlü'nün torunları katledildi.. Ancak, yukarıdaki hadisten, bu iki hadiseyi çıkarmak uygun olmasa gerek. Belki, daha sonra olması muhtemel bazı hadiselere işaret aramak daha uygun olur. Mesela:
Fırat'ın suyu, altın değerinde olacak bir devreye, mecaz yoluyla bir işaret olabileceği gibi yapılacak barajlardan elde edilecek gelirlere de "altın" sözüyle işaret olabilir. Ayrıca, Fırat'ın suyu tamamen çekilerek, altında çok büyük altın ve petrol yataklarının çıkacağı da bildirilmiş olabilir. Ayrıca toprak çökmeleri neticesinde böyle bir maddenin de bulunması mümkündür. Fakat ne olursa olsun o bölgenin, İslam âleminin bünyesinde, bir dinamit gibi, potansiyel bir tehlike olduğunun anlatılmasında şüphe yoktur. Bunlar bugün zuhûr etmiş şeyler değil; ileride zuhur edecek hadiselerdir.. ve o günleri gören insanlar, Allah Resûlü'ne bir kere daha bütün kalpleriyle "sadakte: doğru söyledin" diyecek ve imanlarını yenileyeceklerdir.
İRAN İLE IRAK ARASINDA KRİZ BAŞLADI
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Tarım ve Su Kaynakları Bakanı Abdussettar Mecid, İran'ın 'Küçük Zap Suyu'nu' tamamen kesmeye devam etmesi halinde kendilerinin de 'Irak'ın orta kesimlerine giden suyu kesmek zorunda kalabilecekleri' uyarısında bulundu.
Mecid, IKBY'nin Erbil kentinde düzenlediği basın toplantısında, Ramazan Bayramı'nın 1'inci gününde İran'ın ani bir şekilde Küçük Zap Suyu'nu tamamen kesmesi üzerine yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dokan Barajı ciddi tehlikeyle karı karşıya
Bu durumdan başta Süleymaniye'ye bağlı Keladize ilçesi sakinleri olmak üzere birçok kişinin olumsuz etkilendiğini kaydeden Mecid, "kaynağının yüzde 60'ını Küçük Zap Suyu'ndan temin eden Dokan Barajı'nın da ciddi tehlikeyle karşı karşıya olduğunu" ifade etti
İran'ın suyu kesmesinden Süleymaniye'nin ardından Kerkük kentinin de zarar görmeye başladığına işaret eden Mecid, mevcut durumun devam etmesi halinde atacakları adımlara ilişkin şunları söyledi:
"Halkımızı susuz bırakamayız. Bu nedenle İran'dan gelen suyu muhafaza edip, ihtiyaçların karşılanması için bizim de suyu kesmemiz lazım. Çünkü başka çaremiz yok. Irak'a (ortak ve güney kesimlerine) akan suyu kesme konusunda hevesli değiliz. Ancak kendi içme suyumuz ve diğer ihtiyaçlar için bunu yapmak zorundayız. Suya muhtaç tek bir vatandaşımız olduğu sürece suyun akıp gitmesine müsaade edemeyiz."
'Müslümanlara yakışmayan bir davranış'
"Küçük Zap Suyu'ndan en çok faydalanan Irak merkezi hükümetidir." diyen Mecid, kesintinin devamından da en fazla Bağdat yönetiminin zarar göreceğini ifade etti.
Mecid, "Şu an tüm dünyada suyun kesilmesi değil açılması gereken bir mevsim. İşin bir diğer kötü yanı da suyun Ramazan Bayramı'nda kesilmiş olması. Bu, Müslümanlara yakışmayan bir davranış." ifadelerini kullandı.
IKBY Tarım ve Su Kaynakları Bakanı, kaygılarını IKBY'nin Tahran'daki temsilciliği ile İran'ın Erbil Başkonsolosluğu aracılığıyla İran'a iletiklerini ve sorunun en kısa sürede çözülmesini istediklerini aktardı
IKBY'li yetkililer, Ramazan Bayramı'nın birinci günü Küçük Zap Suyu'nun İran tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden kesildiğini duyurmuştu. Bu gelişmenin ardından su üzerindeki balık çiftlikleri büyük zarar görmüştü.
İranlı yetkililer tarafından şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmazken, Tahran yönetiminin "inşası yaklaşık 10 yıl süren Serdeşt kentindeki barajın dolması için suyu kestiği" ifade ediliyor.